. emekliyim.com - Geri Dönüsümün Merkezi: NilyHoby
NilyHoby etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NilyHoby etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2024 Çarşamba

Portakal Çiçeklerim

 


Eski yılın son haftasında, Yılbaşı çiçegim çiçeklendi. "Nasılda bilirmiş yeni bir yılın geldigini" diye düşündüm. Mutlu etti beni minigim. Sonrası günlerde bir sohbette çiçegimden bahsedince arkadaşımın Yılbaşı çiçeğini çok sevdiğini öğrendim. O yüzden geçen hafta ona gönderdim, şimdi daha mutluyum.

Portakal en sevdiğim meyvelerden. Meyve yeme özürlüyüm ben. Sevmem ve yemem. Karpuz ve Kavun hiç sevmediklerim. Portakalı öyle çok severim ki, kabuğundan reçel de yaparım, mis gibi koksun diye onları çiçek moduna da sokarım. Geçtiğimiz yıllarda tablo yapmıştım, onu da çok beğenen bir arkadaşıma hediye etmiştim. İyi günlerde kullansınlar. Son yaptığım portakal çiçeklerime, eşimin beni çok seviyor diye arayıp bulduğu İğde kokusu kolonyası döküyorum. Her Haziran İğde ağaçları çiçeklendiğinde resmen mest oluyorum. Bir aralar parfümü varmı acaba diye arandım. Sonra kolonya bulduk. O kısacık sürede yakınımdaki İğde ağaçlarından mini dallar toplar getirir evde vazoya koyarım. Evim mis gibi iğde kokar. Bahçeli evim olsa iğde ağacı doldururdum bahçeme.




Şapka Yenileme

 

Şapka her mevsim vazgeçilmezimdir. Yıllar önce birkaç sapka üzerinde yenilemeler yapmıstım. Geçenlerde kışlık iki şapkamın renkleri harici ikiz olmaları, değişiklik kararı aldırdı bana. Hobi magazamızdan tamda aradıgım malzemeyi buldum. Minik yenilikler yaptım. Taşlı olan bu obje yada malzeme mt.hesabı satılmakta. Mini kürk parcaları da aynı sekilde bu tür yerlerde mevcut. 




8 Ocak 2024 Pazartesi

Hayat Öyle de Güzel, Böyle de Güzel...





Uzun süredir yine blokevimi ihmal ettim. Paylasım ortamım, not defterim, günlüğüm hatta bir tür mirasım benim bu ortamım. Ama eskisi kadar keyif vermiyor nedense. Biraz google hazretleri olabilir buna sebep (amcamdı aslında gugıl ama yakın dostum baktım hazretleri diyor hosuma gitti) Google amcam her seyimi yok edip duruyor. Bir cok veriyi, resimlerimi silmis. Can sıkıcı !!!

Kendime ait videolarımı bile sansürleme geregi duyuyor, sacma!!!

Son aylarda kendimden beklenenlerin üzerinde aktiflik seviyesindeyim. Koro ve Bando calısmaları, arkadaslarla gün veya oturma ortamları, cafelere takılma veya sinema yada magaza gezme. Yumurtalarının üzerinden kalkmayan tavuktu ismim simdi çok gezenti. Ne alt ne üst sınırım yok, dengesizmiyim neyim bilemedim. Delilik, çılgınlık modu 6 yaşından 60a kadar mevcuttu zaten bende...

Hayat böyle güzel...

Kendi hobilerim ise asla vazgecemediklerim. Her fırsatta hatta olmayacak her anda mutlak el attıgım bir iş vardır benim. Misafirim gelecektir yogunumdur ama bir geri dönüsüm işim gelmiştir aklıma, hemen takarım tabancamı fişe (silikon) yaparım o işimi mutlaka, diger isleri aksatmadan ama mutlak çıkarırım kafamdaki işi aradan.

Lise yıllarımda Bando takımındaydım. Trompet (Boru) çalardım ve trompet majörüydüm yıllarca. Kastamonu Şerife ve Halime Çavuşların toprağı, bizler ise onların emanetcileriyiz. Bu sebeple Bandomuzun ismi Halime Cavus ve 8 Mart Dünya Kadınlar gününde etkinligimiz var bizim. İleride bu konuda günlügüme ekleyecek çok şey biriktiririm ve atarım depoma :))) 

Şahane olacak eminim...



Son bir yıldır ise... Hayatıma anlam katan, bana yeniden yaşama sevinci veren, insanlara tekrar güvenmemi saglayan, birlikte aglayıp beraber güldügümüz bir grubum var. Ve her biride İYİKİ VAR. 


6 Aralık 2023 Çarşamba

"ÖDLEK" Mini Bir Alıntı







Anton Çehov"un ÖDLEK adlı kitabından kısa bir alıntı... Sanırım bizim için yazılmış gibi... Okumadıysanız kısa bir özet geçmiş tercüme eden arkadaş...(alıntı)

Güzel bir Çehov hikayesi. Ö D L E K ...

Birkaç gün önce, evde çocuklarıma ders veren öğretmen hanımı çalışma odama çağırmıştım.

“Otur, Julia Vassilyevna” dedim. “Aramızdaki hesabı kapatalım. Her ne kadar şu anda paraya ihtiyacın varsa da, resmi bir merasimde bekler gibi bekleyeceğini ve bir türlü kendiliğinden gelip alacağını istemeyeceğini biliyorum. Neyse, gelelim hesabımıza: Ayda otuz rubleye anlaşmıştık…”

“Kırk.”

“Hayır, otuz. Not etmiştim, çok iyi aklımda. Hem ben öğretmenlere her zaman ayda otuz ruble öderim. Bu duruma göre; buraya geleli iki ay oluyor, dolayısıyla…”

“İki ay beş gün.”

“Tam tamamına iki ay. İşe başladığın günü özellikle not etmiştim. Bu demektir ki, altmış ruble kazanmışsın. Ancak sen bu iki aydan Pazar günlerini çık… biliyorsun ki, pazarları Kolya’ya bir şey öğretmedin, sadece beraber yürüyüşlere çıktınız. Ve üç tatil günü…”

Julia Vassiyevna kızgınlıktan kıpkırmızı kesildi ve öfkeden iki eliyle sıkı sıkı entarisinin eteklerine yapıştı. Fakat hepsi bu kadar…tek bir çıt dahi çıkarmadı.

“Dokuz Pazar, üç tatil günü, yani on iki rubleyi çık! Dört gün Kolya hastaydı, dolayısıyla ders falan vermedin, zaten o sıralarda Vanya ile uğraşıyordun. Üç gün de bir diş ağrısı yüzünden çalışmamıştın ve karım sana öğleden sonraları dinlenmen için izin vermişti. On iki, yedi daha… eder on dokuz. Altmıştan çıkar, geriye ne kalır?.. hımm… Kırk bir ruble. Tamam mı?”

Julia Vassilyevna’nın sol gözü kızarmış, yaşla dolmağa başlamıştı bile. Çenesi hafifçe titriyordu… Sinirli sinirli öksürdü, hızla burnunu sildi. Ancak hepsi bu kadar…tek bir çıt yok.

“Yılbaşına yakın bir gün, bir çay bardağı ve bir de tabak kırmıştın. Bunlar için de iki ruble çıkar. Çay bardağı dededen kalma antika olduğu için aslında iki rubleden çok daha fazla ederdi, ama neyse…boş ver. İşin sonunda ben ne zaman zararlı çıkmadım ki! İhmalin yüzünden Kolya bir gün ağaca tırmanmış ve ceketini yırtmıştı. Onun için de on ruble say. Yine senin dikkatsizliğinin yüzünden hizmetçi kız Vanya’nın ayakkabılarını çalmıştı! Evde tüm olup bitenleri dikkatle izlemen gerekir. Sana bunun için para veriyoruz. Dolayısıyla beş ruble daha çık. Ocak ayının sonunda sana on ruble vermiştim…”

“Hayır, böyle bir şey yapmadınız!” diye Julia Vassilyevna zorlukla yutkunarak cevap verdi.

“Not etmiştim. Yanlış olmama imkân yok!”

“Şey… Peki, öyleyse.”

Kırk birden yirmi yediyi çıkar… kalır sana on dört.”

Kızcağızın şimdi iki gözü birden yaşla dolmuştu. Küçücük şirin burnunun altında da ter damlacıkları belirmeye başlamıştı. Zavallı kız!”

“Şimdiye kadar bana bir kere para verildi” diye titreyen sesiyle konuştu. “Ve o da sizin karınız tarafından. Hepsi üç ruble, fazla değil.”

“Sahi mi? Görüyor musun, ben onu not etmemişim! On dörtten üç daha çıkar…kalır on bir. Al azizim, işte paran: Üç, beş, dokuz, on, on bir. Tamam mı?”

On bir rublesini de avucuna koydum. Uzandı, aldı ve titreyen parmaklarıyla cebine sokuşturdu.

“Mersi” diye boğuk bir sesle fısıldadı.

Birden yerimden fırladım ve başladım odanın içinde bir aşağı bir yukarı gidip gelmeye. Sinirlerim son derece bozulmuş, kan tepeme fırlamıştı. Kızgın kızgın;

“Ne için bu… ‘Mersi’” diye sordum.

“Verdiğiniz para için.”

“Hakkını yediğimi sen de bal gibi biliyorsun Aman Tanrım! Ne biçim insansın sen, görmüyor musun ki, seni göz göre soydum! Daha ötesi ver mı bunun, paranı çaldım! Ve sen hâlâ ‘Mersi’ diyorsun!”

“Bundan önce çalıştığım yerlerde hiç vermemişlerdi.”

“Hiç mi vermemişlerdi? Şaşırmaya da gerek yok ya! Bana gelince, sana ufak bir şaka yaptım. Sırf ders olsun, öğrenesin diye bu insafsızca yolu seçtim… Merak etme, seksen rublenin tamamını da sana vereceğim! Al işte, hepsi şu zarfın içinde seni bekliyor… Ancak bir insanın bu kadar pısırık olabileceğine de hâlâ inanamıyorum! Neden haksızlığa baş kaldırmıyorsun? Dünyada bu denli yüreksiz, tabansız olmak mümkün mü... Bu kadar ödlek olmak?”

Acı bir gülümseme dudaklarının kenarında kıvrıldı. Yüzündeki ifade, “Mümkün”, diyordu.

Kendisine zalim bir yoldan ufak bir ders verdiğim için özür diledim. O hâlâ şaşkın şaşkın bakınırken eline seksen rubleyi sıkıştırdım. O yine her zamanki ‘Mersi” siyle mırıldanır gibi üst üstü defalarca teşekkür etti ve odadan çıktı. Arkasından bakarken kendi kendime düşünüyordum:

“Şu dünyada zayıfları ezmek ne kadar kolay!”

Değerli Dostlar,

Yukarıdaki öyküyü dünyaca ünlü Rus yazar Anton Çehov yazdı.

Ben, bundan tam 50 yıl önce, Anton Çehov’un hikâyelerini Türkçeye çevirdim. Kitabı, İstanbul’da Hareket Yayınları yayımladı.

Anton Çehov’un “ÖDLEK” adlı öyküsünü, günümüz Türkiye’sinde, Vatanın Varlıkları satılırkennnn gıkı çıkmayanlara armağan ediyorum.🤔




"Ç'ALINTIDIR"

5 Aralık 2023 Salı

Yeniden Bir Kot Çanta Çalıştım

 


Sevdigime hasar verdim, düzeltmeye ugrastım. Basaramadım. Sonuc = Canta




28 Kasım 2023 Salı

Küre Hamam Cafe !!!





Bir sene önce kapım çaldı postacı tebligat getirmis. Emekli memurum imza atıp almak istemedim. İkna etti beni, Belediye'den geliyor sıkıntı yoktur diye. Kesin emin oldugum konu ise maddi sıkıntımızın olmadıgı yagımızla kavrulmayı henüz!!! basarıyor oldugumuz. Yani henüz icralık, hacizlik durumlarımız yok. Şakası bile kötü geldi. Zarfı actıgımda ögrendigim ise evimizin vergisini ödemedigimiz oldu. Nasıl yaa, nasıl olur mümkün degil. Tabii hemen esime ulastım, Belediye'den yaptıgımız arastırma sonucu bahceli evimizin vergisini ödemedigimiz söylendi bu yüzden geriye dönük cezalıyız. Nasıl yaa bahceli evimiz yokki bizim. Hayır dediler var. Daha derin arastırmalar sonucu babanemden miras kaldıgını ögrendik. Bir köy'de hemde...

Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür.

Cocuklugumda en cok özendigim bir konuydu bu. Hafta bası ilk derse baslamadan canım ögretmenim naptınız haftasonu diye sorar, sınıfın cogunlugu köydeydik cevabı verirdi. Anneme neden bizim köyümüz yok diye sormuslugum coktur.

Bu miras meselemiz uzun hikaye. Kısaca anlatmak istedigim mevzu. Devletin cok kisiye miraslık konular cıkarttıgı. Gittigimiz Adliye, Tapu ve Nüfus dairelerinde gördügüm manzara bu.

Küre ilcemizin, bir köyü bizimki. Bir seneyi gecti dedim ya, biz henüz evi görmedik bile. Ama resmi islemler icin Küre'ye gittigimizde biz 3 kardes güzel anılar toparladık. Bu post konusu bizim miniminnacık Küre'miz de mesai saatleri harici zamanlarda ve diger bekleme süreclerinde nerde vakit gecirsek diye aranırken Hamam Cafe yi bulduk. Bildiginiz eski hamam ama hoş olmus dogrusu. Bahcesinde kahve keyfi bile yaptık.



Yolu düşecekler için minik bir bilgi; kesinlikle Küre mantısı yenmesi gerektigi



7 Kasım 2023 Salı

Ögrenme Modundayım !!!


Elbise giymeyi hic sevemedim ben. Özenir alırım dolap bekler. Önceki post ile bahsetmistim.  Hem dikis dikmeyi sevdigimden hemde üzerimden kacanlara el atma modlarındayım. Elbiseyi kestim. Bu sayede şort dikmeyi ögrendim. Dikis örgü kadar keyifli ama cok zor


1 Kasım 2023 Çarşamba

"Biraz Zayıfladım Sanki"




İki yıl önce kuzuma söz verdiğimde 65-68 kilo arasındayım. Diğer bir anlatım yolu 68'e kadar çıkıp ancak 65'e inebiliyordum. Ne yaparsam yapayım kilo veremiyordum. Kuzum ile beraberken her fırsat bulduğumda tavanı on bin adım yapıp, ritimli uzun yürüyüşlere başladım. Her seferinde onunla olmasa da tavana ulaşamasam da, bu işi ihmal etmeden aksatmadan devam ettim. Bu arada bende boyda 1.53 😀 Bu boya bu kilo açıkçası minik bir top. Yaklaşık olarak bir yılda 7-8 kilo verdim. Tam da hedefime ulastım derken kuzum bana tekrar bir ara gaz daha verdi  dedi ki "anne eğer sen istersen 55' e de inersin." Devam eden diş tedavilerinin, aldığım gaz ve benimde istek ve azmim ile ben şu anda 53 kiloyum🤸 İş bankam ve Tema sayesinde ise 3 adet dikili agacımda oldu attıgım adımlarım neticesinde. Heyhatt incelmek bana çok iyi geldiyse de bir sorunum olustu. Kıyafetlerim büyük ve bol. Gardrop yenilemek zor. Yavastan yeni bir seyler alsamda vazgecemedigim sevdiklerim mevcut. O yüzden bu ara mini yenilemeler, daraltmalar elden gecirme operasyonları yaptım. Mesela bol gelen kapri alt pijama artık hem şort hem askılı üst oldu. Alt üst ikili simdi üçlü oldu. Yalnız belirtmeliyim ki, dar bol olayı kadar dikis dikmeyi ögrenme şevki ile bu ara çok şey elden geçirmekteyim.







30 Ekim 2023 Pazartesi

100.Yıllık Anı Postu

 






Altmıs olmama cok az kaldı. Bir yüzyıl daha yasama sansım yok. Olsada istemezdim dogrusu. Yanlıs anlasılmasın. Yasama şevkim azmim istegim gectigimiz aylarda hatta yıllarda yerlerde sürünsede herseye ragmen yasamak güzel diyerek dört elle olmasada bir sekilde tutunuyorum hayatıma.
Bir önceki post ile anlatmıstım. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını büyük kalabalıklarla büyük sehirlerimizin birinde kutlama planlarımı minik baskanımız yüzünden iptal edip yasadıgım sehirde kutlama kararı aldıgımı. Bu post dünümü anlatıyor. Aldım elime bayragımı, giydim en sevdigim Atatürk'lü Fenerbahçe formamı ve kafama en uygun olan kutlamamı yaptım. Nasılmı? Benim gibi "Bayramımı Kutlarım" diyen gönüllü dostlarımla... Cok fazla resim cekilmedik dogrusu, az ve öz oldu. 



26 Ekim 2023 Perşembe

Bugün!!! Fenerbahcem ve Ben 💛💙




 







An itibari ile Fenerbahcem 18de 18 yaptı. Keyfim yerinde. Daha ne isteyim 💛💙

1989 Yılından bu yana bu kadar keyifle maç izleyemez olmustum. Aman nazar degmesin. Ülke puanlarımız yükselsin. 




Baskanımın'da hep söyledigi gibi;

Atatürk'ün hangi takımı tuttugu degil,

kimin onun yolundan gittigi önemli...

Tesekkürler Fenerbahcem









21 Ekim 2023 Cumartesi

Balkonlar İçin Dekorasyon Önerileri

 

Yenileme yaparken, benim yenileme yapma sebeplerim, bazı objelerden ruhumun daralması, bir şeyleri yenileme ve elden geçirme isteği, bazen veya bazı durumlarda o bazı objelerin bana hatırlattıgı kişilerle olan anadokuyu yoketme çabası. Ama asıl sebep elde olan atıl malzemelerin değerlendirilmesi.

Bu çalışmalarım minik balkonumdaki kahve köşesi yenilenmesine yönelik. Elimde eski minik halıdan söktüğüm püsküller, yarım bir fayans, eski perdeler mevcuttu. Tam hepsini atacakken balkonu yenileme fikri aşırı ağır bastı. Aldığım ani bir karar ile pembe ağırlıklı köşemi beyaza dönüstürdüm. 








İleri Dönüsüm (Seneye Yaz Aylarına) Gömlek Yenileme 👧😃🙏

 





Bu Haziran el atmıştım, kocama aldığım ama dar gelen likralı esnek gömleğe. Kolları ve yakayı çıkarıp, yan dikişlerden birer cırt açıp yırtmaç ekledim. 

Kenarlara tığ ile çoban dikişimsi uydurma el örgüsü çektim. Çok da matah bir yenileme olmasa da sonunda bitirdim. 

Post başlığı tamda buna uygun. Ekim 20de anca bitti. Allah'ım erdirirse seneye giyeceğim umarım. 


9 Ekim 2023 Pazartesi

09.Ekim // Bugün Benim Dogum Günüm

 



59 oldum bugün. 

Bu sabah buz gibi ve kapkaranlık bir güne "Günaydın" dedim. Daha dün 25 derecelerdeyken, bu sabah 9 dereceydi bizim memleket. Günlerden de 9 ve Ekim. Yarın yine 20li derecelerde bu memleket. Nedirse artık bana kastı!!! Nasıl bir sanssızlıksa bu, ne diyimm ben bilemedim.

Aslında henüz 18.5 filanım da neysee. Çok özendigim ve istediğim seyler oldu şimdiye dek. Asla hicbir özendigim olmadı. Mesela; saclarımın gür ve dalgalı olması, cok düzgün tırnaklar, uzun boy. Hicbiri yok bende. Amann neyse bodur tavuk her dem taze diye kısa tesellisi ile avunayım ben yine. Hadi boy neyse ama basımda sac ellerimde tırnak kalmadı. Hayat sen ne cabuk hacadın beniii...

Günümü tamamen tembellige ayırdım bugün. Birseyler yapmayı yasakladım kendime, o yüzden yarını iple cekiyorum. 


Fiziksel özellikler bir yana hayatım boyunca cok istedigim hic bir seyde olmadı. Ege ve İzmir saplantı olmustu bir aralar, vazgectim gerceklesmeyince. Bir ara ciddi psikologluk olmustumda.


(Yunuslarla yüzme videomu gugıl hemen sildi maalesef)

En cok hayalini kurdugumsa yunuslar ile birlikte yüzmek. Mümkünatsız...

Bir ara Avustralya'da tatil hayalim vardı. Ama kocam iltica fikirlerimi anlayınca planlarım suya düstü. Vazgecemedigim hayallerimden biri Kuzey Işıklarını izleyebilmek.


Olmayacak bir duamıydı bu.

Maalesef emekli memur olunca olmayacak dua tabii bu. Bu konuya hic girmeyim ama Üni.mezunu emekli memurum ve asgari ücretli benden cok alıyor.............................




Dipteyim, Sondayım, Depresyondayımmm :))

Sevgilerimle



8 Ekim 2023 Pazar

Ne Yapsam Bilemedim???


Henüz yapım ve imalat aşamasındayım. Bitiremedim. Kesin olan şu; sivri burun ayakkabı giyemiyorum, canım yanıyor. Sırf bu yüzden değil tabii içimden gelen hadi kes dürtüsü ardından bakalım ne hale sokabilirim üzerinde neler yapabilirim düşüncesi.
Bugünlerde sürekli bir seyler yapıyorum. Tam olarak diyebilirimki o uyusuk tembel günlerimden sıyrılıp kurtuldum. Bir şeyler dikiyorum, örüyorum. Yeniden takı yapmaya başladım. Blogumla yeniden barıştım :)) Hayatı seviyorum 

Yinede bu ayakkabılar için son kararımı veremedim...


Çiçekli (Yılan) Kaktüs







Bu bahar, ciddi ciddi beni umutlandıran en güzel olaydı kaktüsümün çiçek açması. Çoktan öldü tüm çiçekler, umutlarım gibi ama neyse çiçeğim hayatta ve üstelik "ne de olsa kışın sonu bahar"