. emekliyim.com - Geri Dönüsümün Merkezi: KISA BİLGİLER
KISA BİLGİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KISA BİLGİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mayıs 2020 Pazar

"Muhtesem Kot" Kimdir? Muhtesem KOT (Bluejeans)







Bu arastırma yazım ve post icin kardesim Neso'ya tesekkür ederim. Cünkü gercekten hic bilmiyordum. Muhtesem Kot kimdir... Ama önce daha gec olmadan "ANNELER Günümüz kutlu olsun". Görünen o ki;  bu sene ve belki seneyede milli, dini bayramlarımızı, önemli günlerimizi, kutlamaları sevdiklerimizden uzak ama teknoloji sayesinde farklı kutlayacagız. Bunada alıstık sanki.



Kot yani Jeans 7den70e hepimizin hayatında. Ben asırı seviyorum. Ceketten Pantalona, Monttan Cantaya her alanda kot benim icin önemli. Neden... cünkü rahat kullanıslı hatta muhtesem bisiii yaa. Fransız'lar cok kalın denim kumaslar üretmisler. Sonrasında Amerika'lı lar bu kumastan jeans üretmeye gecmisler. Bize yani Türkiye'ye ise "Muhtesem Kot" isimli girisimci olmus. İste KOT bu yüzden kot 😊

Jean

Bu benim cok ilgimi ceken hikayeyi buradada paylasalımki Kot yani "Muhtesem Kot" ile herkes tanıssın bilsin ögrensin...



23 Mart 2020 Pazartesi

Hippomane Mancinella






Dünyanın en zehirli ağacı


Mucizevi bir şekilde Karayip Denizi adalarından birinde oldugunuzu (Corona'ya ragmen) ve sahil boyunca yürüdüğünüzü hayal edin. Yere dağılmış kabuklar, hindistancevizi ve meyveleri elmaya benzeyen bir agaca rastlayabilirsiniz.
Bu meyvelerin çok tatlı olan kokularını alırsınız veee en azından küçük bir parçayı ısırmak isteyebilirsiniz. Bilinmeyen bir meyveyi denemeye karar vereceğinizi düşünüyorsanız aman sakın haa diyoruz, anında boğazınızda yanan bir ağrı hissedersiniz ve ölebilirsiniz. Dünyanın en zehirli Agacı ve meyvesi olarak kabul edilen Mancinella ağacı (Hippomane mancinella) aittir. Ama neden bu kadar tehlikeli?




Manşinel (Hippomane mancinella), sütleğengiller (Euphorbiaceae) Batı Hindistan ve tropik Amerika’da yetişen bir ağaçtır. Boyu 3 metreden 15 metreye kadar uzanabilir. Düz ve açık kahverengi bir kabuğu; uzun dalları vardır. Yumurta şeklindeki yaprakları 10 cm uzunluğundadır ve dişli kenarlara sahiptir. Küçük ve pembe çiçeklere sahiptir. Elma şeklinde meyveleri vardır.
Sütlü sapı ve sarı-yeşil meyveleri oldukça zehirlidir. Hatta meyvelerden sıçrayan yağmur damlaları ya da çiğ deride yaralanmalara sebep olabilir. Yanan odundan gelen dumanı ise geçici körlüğe neden olabilir.

"Plaj elması" olarak da bilinen ağacın korkunç özellikleri hakkında Science Alert bilimsel bir yazı yayınlanmıstır. Karayip Denizi adalarında ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bazı bölgelerinde yetişir. Bu ağaç Guinness Rekorlar Kitabında dünyanın en tehlikeli olanıdır, çünkü bu agacın tüm parçaları zehirlidir ve insanlar için ölümcüldür. Özellikle kabuktan, yapraklardan ve elmalar gibi meyvelerden salgılanan kalın meyve suyunun ölümcül özellikleri vardır. Cilde temas ederse, meyve suyu ciddi, kabarcıklı yanıklara neden olur ve yutulursa ölüme yol açabilir.

Ölümcül ağaç

Phorbol, mancinella ağacı suyunun bileşimindeki en tehlikeli madde olarak kabul edilir. Suda iyi çözünür, yagmurlu bir günde agacın altında korunma amaclı dursanız sizi zehirliyor. Bu nedenle, zehirli bitkinin yetiştiği birçok yerde, uyarı işaretli çitler vardır.
Birisi insanların sadece bu ağaçları kesmesi gerektiğini söyleyebilir, ancak birçok faydası var. Örneğin, bazı bölgelerde, mancinella çalılıkları insanları rüzgardan kurtarır ve Karayip marangozları yüzlerce yıldır odunlarını kurutmuş, toksik suyun etkilerini nötralize etmiş ve inşaatta kullanmıştır. Belki de ağacın tehlikesinin nötralizasyonu nedeniyle, ahşabı normalden daha pahalıdır.




Ancak bir kişinin hayatı için en büyük tehlike, mancinella ağacının meyvelerini yemesidir. Vücudu dehidre eden ve ölüme yol açabilecek ciddi kusma ve ishale neden oldukları bilinmektedir. 1999'da Karayip adası Tobago'yu ziyaret eden radyolog Nikola Strickland  “plaj elması” yediği için hayatını kaybetti. 










10 Şubat 2020 Pazartesi

“Cadı fındığı ekstresi tüm cilt tipleri için iyi olabilir” ** Witch Hazel**










Cok uzun yıllardır bende 'Huzursuz Bacak Sendromu' var maalesef. Yine uzun yıllardır sikayetlerim azalmıstı. Nedendir bilemedim, son haftalarda zaten az olan uykum, sayesinde hepten azaldı. Uykusuzluk bir yana hem bana verdigi rahatsızlık, hemde esime verdigim huzursuzluk cabası. Son günlerde bu yüzden arastırıp duruyorum, ne yapmalıyım, neden bu kadar arttı, care ne ve nerde? 

Henüz bulamadım. Ama bir sitede CadıFındıgı ile tanıstım. Önce agaca ve ciceklerine hayran kaldım. Bu nedirki derken bitkinin yararlarını okudum. Meger ne cadıymıss bu agac 😃

Belki sizlerden bilenler vardır ama ben yeni tanıstım. Bulabilirsem mutlaka alacagım.

 Witch Hazel ile ilgili görsel sonucu


"Cidden, bunu banyonuzda stoklamıyorsanız, cildinizden özür dileriz."


11 Kasım 2019 Pazartesi

Daday/Kastamonu Gezimiz 2*


Daday gezimiz sırasında ikinci molamız Memisler Pide oldu.Bir önceki postta anlatmıstım. Maksat etliekmek yemekti eee Daday'ın etlisi mutlaka oralara arada birde olsa gidip yenilmeli. Etliekmeklerimizi bizden cok muhterem yedi ama neyseeee😁



10 Kasım 2019 Pazar

Daday/Kastamonu Gezimiz 1*



Cuma günü Daday İlcemize arkadaslarla gezmeye gittik. Daday'ın Etliekmegi meshurdur. Ama öncesinde Balabanoglu Ciftliginde kahve keyfi yaptık. Eski konak cok eski bakımsız berbat halde resmen virane ama bahce yemyesil ve huzur dolu. Yaz aylarında ve baharda yolu düsecekler icin mini bir bilgi vereyim. Evet konak perisan halde ama bahce muhtesem. Mutlaka ugrayın ve yöresel kahvaltı keyfini yasayın. Bize ikram edilen Kül Çöreginin tadı hala damagımda. Taze tereyagı, elma erik marmelatları, bal tam anlamıyla en dogalından, en temizinden. 


Golden cinsi Venüs ve Cesar ile bol bol kosturup, salıncak ve tahtarevalli keyfi bile yaptık.


28 Ekim 2019 Pazartesi

💙💛 Nedenmi Fenerbahce'liyim !!! 💛💙


18 Eylül 1985  Bordeaux - Fenerbahçe Maçı hayatımdaki beni en cok etkileyen maçtır. Belkide babam ile birlikte, radyo basında heyecan ve dualar ile bağıra çağıra dinlediğim içindir.  
Radyodan mac dinleme keyfide bambaskaydı birseydi yaa... Bir keresinde, hangi yıldı hatırlayamadım ama sırf totem yapmak icin bir sene boyunca, hemen hemen tüm macları radyodan dinlemisligim vardır.  
Nesrin uyumuştu, Nalan küçücüktü. Benden bir yas küçük olan Nesrin'i, maç gidip geldikce, totem icinmi, yanımda olsun diyemi, yoksa hatırası kalsın diyemi bilmem ama zavallımı uykusundan sarsa sarsa uyandırıp, ayaklarından sürüyerek yanımıza getirmiştim zorla. O hatırlar mı bilmem ama odaya benim zorlamamla gelip babamla birlikte resmen mutluluktan ağlaya ağlaya, maç sonunda ise evimizin icinde cılgınlar gibi zıplayarak sevinç kahkahaları atmıştık. Hiç unutmam Murat Ünlü' nün maçı anlatmasını, Bordeaux iki kez beraberliği yakalamış ama Fenerbahçem 3 kez öne gecmişti. Kolay mı bir yıl öncesi Avrupa şampiyonu olan takımı yenmiştik. Ne yazık sonrasında Hüseyin'e erken veda ettik. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. 

Babamı ise 1989 Nisan'ında kaybettik maalesef. 😢
Evet biz Babadan Fenerbahceli bir aileyiz. 4 kız kardeşiz (dee biz 3 sayarız kendimizi, zira ablam acelesinden 17nde evlendi) O güzelim gençlik yıllarımızda hayatımız sadece Fenerbahce'mize endeksliydi.

"HEY"İsimli bir dergi vardı o yıllarda. O dergiye Nalan, Nesrin ve ben bir yazı yazdık."Türkiye'de ki tüm Fenerbahceliler!!! Ne dersiniz, bir catı altında toplanalımmı?" diye. İzleyen haftalarda, aylarda, mektup olup yagdı Fenerbahceliler biz üc kardese. 😃 Ne dostluklar ne arkadaslıklar kurduk o yıllarda. Postacımız, cuval bulmalıyım bunları tasımaya diye takılırdı bize. Azmı agladık !!! Nalan banyoda, ben tuvalette,  Fenerbahce'mizin  yenilgilerinde. 1989 Yılı hayatımın en garip yılı. Nasıl adlandırmalı bilemedim ama en büyük mutluluklarıda en büyük üzüntüyüde o yıl yasadım.

Ablam evliydi o yıllarda. Bizlerde evlendik evlat sahibi olduk, olduk ama aslaa evlatlarımıza baskı uygulamadık aslaa. Fenerbahce tutulacak demedik. Sadece her mac öncesi tribüne cevirdigimiz evimizde 1989 yılında Mehmet Ali Erbil ve Atesböcegi Ercan'ın hazırladıgı efsanevi totem kasetimizle mac öncesi hazırlıkları yapardık. Sonucunda ablamın kızı ve ogluda Fenerbahceli; ve fekat lakin ama... icimizdeki tek basarısız ablamın kızı Nihan 😡 maalesef o bir utanc kaynagı, üc evladının biri bile bizimle degill 😢


Babamdan bana miras olan sevdam simdi, evladıma emanet. Ve cok iyi biliyorumkii emanetim emin ellerde...💛💙




9 Ekim 2019 Çarşamba

10 Yumurta Kaç Ögretmen Eder?









Her okuduğumda gözümden yaş süzülür.
Arkadaşlarımın bir çoğu paylaşmıştı lakin benimde sayfamda olmasını istediğim gerçek bir hayat hikayesi...
Azimle gayretle Türkiye Cumhuriyetine faydalı olmak için ellerindeki imkansizliklari imkana çeviren her birey baş tacıdır.!
İyi ki varsınız..
Daha ilkokuldayım. Evde telefon çaldı. Koştum, açtım. Babamın okul arkadaşı Kerim amca. O da babam gibi öğretmen. Çocukluğumuzun öğretmenleri işte… İki söz arasında hemen birkaç soru, her fırsatta öğretmenliği yaşıyor ve yapıyor. Telefonda hemen sınav başlıyordu...
-Zafer, İstiklâl Marşımızı kim bestelemiştir?
- Zafer, Konya’nın plakası kaç?
Hepsini yanıtlıyorum.
Yine bir gün soru silsilesinin ardından, o zaman bana çok garip gelen bir soru geldi:
-Zafer, ON YUMURTA KAÇ ÖĞRETMEN EDER?
Şaşırıyorum.
- O nasıl soru Kerim Amca?
Kerim Amca telefonda uzun uzun gülüyor. “Bak,” diyor. “Okulun akıllısı Zafer. Yanıtını bilmediğin bir soru buldum işte. Şimdi telefonu babana ver. Sonra da babana sor. O sana yanıtını verir.”
Babamla Kerim Amcamın telefon görüşmesi bitince, babama soruyorum:
- Baba, Kerim Amcam sordu. On yumurta kaç öğretmen eder?
Babam da gülmeye başlıyor.
Ardından, gülerek başlayan, ama bittiğinde ikimizin de gözyaşlarıyla yıkanan aşağıdaki öyküyü anlatıyor:
Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinin yaklaşık yirmi kilometre güneyinde yan yana iki orman köyü vardır. Boşnakköy ve Armutlu.
Her iki köyde de hayat zor, insanları yoksuldur.
1950 yılının güneşli bir Temmuz sabahında, bu iki köyün en çalışkan iki öğrencisi Ali ve Kerim, birkaç yıl içinde öğretmen okullarına dönüşecek olan Köy Enstitüsü sınavına katılmak için ilçe merkezine yola çıkarlar. Tabii yürüyerek.
Ali’nin elinde küçük bir sepet ve sepetin içinde on tane yumurta var. Evde para olmadığından, annesi ilçede satıp, sınav için lâzım olacak kalem, silgi gibi ihtiyaçları alması için bu on yumurtayı, biraz kendi evinden, biraz da komşulardan toplayarak Ali’ye vermiş.
Kerim’in ailesi daha da fakir olduğundan, Kerim’de o da yok.
Yaklaşık yirmi kilometre yolu yürüyerek ilçe merkezine ulaşıp, hemen bir bakkala giriyor ve on yumurtayı satarak bir kalem ve bir silgi alıyorlar.
Kalemi de, silgiyi de ikiye bölerek paylaşıyor ve sınava giriyorlar.
İkisi de başarmıştır.
Ancak bilmedikleri bir şey var.
Sınav iki gün.
Bu iki küçük köylü çocuk, sınava girip akşama köylerine dönmeyi düşünürken, şimdi Hükümet Konağı'nın önünde, neredeyse ağlamaklı geceyi nerede geçireceklerini bilmeden, bir aşağı, bir yukarı yürümekte…
Cadde üzerindeki evlerden birinde, bu iki köylü çocuğa merakla bakan bir kadın onları eve çağırır. Durumu öğrenince onları doyurur. Akşama eşi de işten gelir ve çocukları o gece misafir ederler.
İkinci gün de sınav başarılıdır.
Birkaç ay sonra Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne kayıt ve ardından şanla şerefle geçen otuz yılı aşkın öğretmenlik yaşamı…
İşte 10 yumurtanın 2 öğretmen ettiğini bu hikayeden öğrenmiştim..
Babam, öykünün sonunu şöyle bağladı:
BAK OĞLUM, KÖYDEN ON YUMURTAYLA ÇIKAN İKİ ÇOCUĞUN ÖĞRETMEN, SUBAY, MÜHENDİS, MİLLETVEKİLİ HATTA CUMHURBAŞKANI OLABİLDİĞİ YÖNETİME CUMHURİYET DENİR.
---ALINTI---

















3 Ekim 2019 Perşembe

9.Kastamonu Ahsap Fuarı


Yıllardır giderim keyifle Ahsap Fuarına. Gectigimiz yıllarda özellikle gecen yıl hayal kırıklıgı yasamıstım. Katılım cok azdı cünki ne firmalar ne ürünler yerini almamıstı fuarda standlar bostu hep maalesef. Ahsap önemli bizim memlekette zira dag tas yemyesil ormanların ortasında yasıyoruz ve ahsap isinde gercekten muhtesem isler calısmalar var bizde. Bu aksam saatlerinde gezdim fuar alanını ve oldukca keyif aldım. Bu sefer katılım daha coktu. Yeni ürünler, farklı calısmalar gördüm. Tabii resimlendirdim blogum icin bollbol. Bakalım begenecekmisiniz...



30 Eylül 2019 Pazartesi

Fazlalıklarımızdan Kurtulalım



Göbek Egzersizleri...

Ben pc'me indirdim. Düzenli yapıyorum. Saglık icin spor. Bu arada aylardır yürüyüs yapıyorum. Cok düzenli degil ama yürüyorum ve gercekten ise yarıyor. Ayrıca hergün taze zencefil, yarım elma, yarım limon, tarcın cubugu, karanfil, taze nane ve dereotu ile su hazırlıyorum. Su icme alıskanlıgım yoktu. Bu sayede bol bol su iciyorum








Basenler kalca ve göbek egzersizleri...








10 Eylül 2019 Salı

Kagıt Nakısı Nedir? Nasıl Yapılır, Nerelerde Kullanabiliriz.

Kagıt Nakısı fikir olarak hosuma gitti. Cicek Resimleri üzerinde calısarak tablo yapabilirim...


Kagıt Nakısı Nedir? 



2 Eylül 2019 Pazartesi

Yumurtayı Yanlış Soyanların Öğrenmesi Gereken Altın İpucu



Yumurta soymak aslında tahmin edildiğinden çok daha zordur. Hemen hemen herkesin yumurta soyarken yaptığı temel hatalar vardır. Yumurta haşlandıktan hemen sonra soyulmaya kalkılırsa yumurta kabuğa yapışır ve yumurtayı düzgünce soyamazsınız. Eğer yine aceleci davranırsanız yumurtayı soymaya çalışırken elinizi yakabilir ve sabaha kötü başlarsınız. En kötüsü de bu kadar kolay bir şeyi en başından beri yanlış yapıyor olmanız. Ancak endişelenmeyin. Vereceğimiz ipucu sayesinde artık yumurtalarınızı hızlıca ve düzgünce soyabilirsiniz. Geç olsun güç olmasın.















22 Ağustos 2019 Perşembe

KASTAMONU ŞAPKA MÜZESİ

Şapka kanunu çıktı ne zaman

















18 Temmuz 2019 Perşembe

Dünyanın ilk denizaltısı: Taht-El Bahir


İlk denizaltı'yı Osmanlı zamanında tersane başı Mimar İbrahim Efendi yaptığına dair bir hikaye var. Bana çok enteresan gelen öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

 Dünyanın ilk denizaltısı: Tahtelbahir

Tarih’te ilk denizaltıyı Mimar İbrahim Efendi’nin yaptığını örnekleyen bir hikaye var.O zamanlar büyük olaylar ve icatlar, ilk halka gösterileceği zaman büyük eğlencelerde ve mutlu bir günde olmasına önem gösteriliyordu.
Sultan Üçüncü Ahmet’in çocuklarının sünnet merasiminde ilk denizaltı gösterisi yapılıyor.

SÜNNET MERASİMİNDE DENİZALTI GÖSTERİSİ

3 Aralık 1719’da Üçüncü Ahmed, şehzadelerinin sünnet düğünlerini yaptırıyordu. Bütün İstanbul halkı da bu gösteriyi izlemek için düğüne gelmişti. Tabi şehzadelerin sünnetleri bir günlük eğlenceyle sınırlı kalmayıp, günlerce süren, fakirlern doyurulduğu, hediyelern dağıtıldığı, halkın eğlendiği bir düğün oluyordu.
Anlatacağım olay bu sünnet düğününün 13. günü gerçekleşiyor.
TARİH SAHNESİNE ÇIKIYOR
Denizde bir sürü kayık var. O zamanlar saltanat kayıkları çok süslü oluyor. Şehzade sünnetleri olduğu için denizde de bir sürü gösteriler oluyor. Bir anda denizden koskocaman bir timsahın çıktığı görülüyor. Kayıkçılar arasında kıyametler kopuyor tabii o sırada.


Dünyanın ilk denizaltısı: Tahtelbahir

KORKUDAN KAÇIYORLAR

Kimse onun ne olduğunu anlamıyor, haliyle kaçışıyorlar. Canavar olarak düşünülüyor. Koskocaman bir timsah aniden beliriyor denizde... Boyutu da üç çifte kayık büyüklüğünde. Üst çenesini açıp kapatıyor, sağa sola hareket ediyor.
Timsah, Aynalıkavak sarayına doğru yaklaşmaya başlıyor. Padişah, vezirler çok heyecanlılar tabii. Sarayın yakınına kadar geliyor. İşte o zaman anlıyor herkes, bu bir canavar değil bir denizaltı…

AĞZI AÇILIYOR VE İÇİNDEN İNSANLAR ÇIKIYOR

Daha sonra timsah görünümlü denizaltı, sulara gömülüyor ve 1 saat sonra tekrar su yüzüne çıkıyor. Heyecanı düşünün... İzleyenler şaşkınlıkla bakmaya devam ediyorlar o esnada. Sonra bir anda ağzı kocaman açılıyor ve timsahın içinden rengârenk elbiseler giymiş delikanlılar çıkıyor. Timsahın sırtında çalıp oynamaya başlıyorlar.

MİMAR İBRAHİM EFENDİ'NİN ÜSTÜN DEHÂSI

Tersane mimarbaşı İbrahim efendinin yapıtı olan ve “tahtelbahir” adı verilen bu denizaltı aracı, suyun altında 4-5 kişiyle birlikte saatlerce kalabiliyordu. Tersane başı Mimar İbrahim Efendi o zamana göre gerçek bir matematik dehasıydı.
Seyyd Vehb bu olayı: Sürname- Hümayun’da anlattığı bir yazı da var. Bu mucize buluş, Osmanlı'da denizaltıların ilk denemelerinin başarıyla gerçekleştiğini gösteriyor.


Dünyanın ilk denizaltısı: Tahtelbahir


Kaynak; EnSonHaber












23 Haziran 2019 Pazar

Tarihe Kücük Bir Not...












10 Haziran 2019 Pazartesi

Gabriel Garcia Marquez Kimdir?



Gabriel Garcia Marquez Kimdir?
"Kavgayı ağacın yaprağına yaz, Sonbahar gelsin, yapraklar kurusun diye. Öfkeyi, bir bulutun üstüne yaz, Yağmur yağsın, bulut yok olsun, diye. Nefreti, karların üstüne yaz, Güneş açsın, karlar erisin diye.
Ve dostluk ve sevgiyi, yeni doğmuş bebeklerin yüreğine yaz, Onlar büyüsün, dünyayı sarsın diye.
Kavgayı eski bir kağıda yazmak isterdim, Çöp sanılıp atılsın diye. Öfkeyi, bir mendile yazmak isterdim, Kullanılıp atılsın diye. Nefreti, sahildeki kuma yazmak isterdim, Deniz dalgaları büyüyerek yok etsin diye.


Sevgi ve dostluğu, bir tohuma yazmak isterdim, Büyüyüp dünyayı sarsın diye
Gün ışıyınca, karanlıkla birlikte öfke yok olsun diye. Nefreti, toprağın üstüne yazmak isterdim, Herkes toprağa bassın, nefret ezilsin diye. Sevgiyi ve dostluğu çınar fidanına yazmak isterdim, Asırlar boyu canlı ve güzel kalsın diye

12 Mayıs 2019 Pazar

ANNELER GÜNÜ...

Bir anne tüm dünyayı değiştirebilir ! Tüm annelerimizin Anneler Günü kutlu olsun.





24 Şubat 2019 Pazar

22 Şubat 2019 Cuma

NARILATHA AGACI VE KADIN SEKLİNDEKİ CİCEKLERİ






Gectigimiz gün bir arkadasım göndermis bu resmi bana, dedimki hic inandırıcı gelmedi fake'dir fotoshop'dur ama merak ettim ilgimi cekti dogrusu, dur bir arastırayım dedim. Nette gezinirken cok ilginc baska bitkilerde gördüm insan seklinde cicek acan. Onların resimlerinide paylasacagım ama bu cicekler gercekmi degilmi konusuna dönersek net üzerinde cok bilgi var bu konuda. Öncelikle Narilatha agacı gercek ve bu bilgileri video üzerinde paylastım. Narilatha agacı gercek ama denilen oki ilgi cekmek icin böyle bir cicek üretilmis bir diger ögrendigimse 20 yılda bir acan bu cicek acma zamanı geldiginde özel kalıplara konuldugu ve kadın seklinde cicekler acılmasının saglanması

Sanıyorum ismi yüzünden daha cok ilgi ceksin diye böyle bir yönteme basvurmuslar