. emekliyim.com - Geri Dönüsümün Merkezi

8 Ocak 2024 Pazartesi

Hayat Öyle de Güzel, Böyle de Güzel...





Uzun süredir yine blokevimi ihmal ettim. Paylasım ortamım, not defterim, günlüğüm hatta bir tür mirasım benim bu ortamım. Ama eskisi kadar keyif vermiyor nedense. Biraz google hazretleri olabilir buna sebep (amcamdı aslında gugıl ama yakın dostum baktım hazretleri diyor hosuma gitti) Google amcam her seyimi yok edip duruyor. Bir cok veriyi, resimlerimi silmis. Can sıkıcı !!!

Kendime ait videolarımı bile sansürleme geregi duyuyor, sacma!!!

Son aylarda kendimden beklenenlerin üzerinde aktiflik seviyesindeyim. Koro ve Bando calısmaları, arkadaslarla gün veya oturma ortamları, cafelere takılma veya sinema yada magaza gezme. Yumurtalarının üzerinden kalkmayan tavuktu ismim simdi çok gezenti. Ne alt ne üst sınırım yok, dengesizmiyim neyim bilemedim. Delilik, çılgınlık modu 6 yaşından 60a kadar mevcuttu zaten bende...

Hayat böyle güzel...

Kendi hobilerim ise asla vazgecemediklerim. Her fırsatta hatta olmayacak her anda mutlak el attıgım bir iş vardır benim. Misafirim gelecektir yogunumdur ama bir geri dönüsüm işim gelmiştir aklıma, hemen takarım tabancamı fişe (silikon) yaparım o işimi mutlaka, diger isleri aksatmadan ama mutlak çıkarırım kafamdaki işi aradan.

Lise yıllarımda Bando takımındaydım. Trompet (Boru) çalardım ve trompet majörüydüm yıllarca. Kastamonu Şerife ve Halime Çavuşların toprağı, bizler ise onların emanetcileriyiz. Bu sebeple Bandomuzun ismi Halime Cavus ve 8 Mart Dünya Kadınlar gününde etkinligimiz var bizim. İleride bu konuda günlügüme ekleyecek çok şey biriktiririm ve atarım depoma :))) 

Şahane olacak eminim...



Son bir yıldır ise... Hayatıma anlam katan, bana yeniden yaşama sevinci veren, insanlara tekrar güvenmemi saglayan, birlikte aglayıp beraber güldügümüz bir grubum var. Ve her biride İYİKİ VAR. 


6 Aralık 2023 Çarşamba

"ÖDLEK" Mini Bir Alıntı







Anton Çehov"un ÖDLEK adlı kitabından kısa bir alıntı... Sanırım bizim için yazılmış gibi... Okumadıysanız kısa bir özet geçmiş tercüme eden arkadaş...(alıntı)

Güzel bir Çehov hikayesi. Ö D L E K ...

Birkaç gün önce, evde çocuklarıma ders veren öğretmen hanımı çalışma odama çağırmıştım.

“Otur, Julia Vassilyevna” dedim. “Aramızdaki hesabı kapatalım. Her ne kadar şu anda paraya ihtiyacın varsa da, resmi bir merasimde bekler gibi bekleyeceğini ve bir türlü kendiliğinden gelip alacağını istemeyeceğini biliyorum. Neyse, gelelim hesabımıza: Ayda otuz rubleye anlaşmıştık…”

“Kırk.”

“Hayır, otuz. Not etmiştim, çok iyi aklımda. Hem ben öğretmenlere her zaman ayda otuz ruble öderim. Bu duruma göre; buraya geleli iki ay oluyor, dolayısıyla…”

“İki ay beş gün.”

“Tam tamamına iki ay. İşe başladığın günü özellikle not etmiştim. Bu demektir ki, altmış ruble kazanmışsın. Ancak sen bu iki aydan Pazar günlerini çık… biliyorsun ki, pazarları Kolya’ya bir şey öğretmedin, sadece beraber yürüyüşlere çıktınız. Ve üç tatil günü…”

Julia Vassiyevna kızgınlıktan kıpkırmızı kesildi ve öfkeden iki eliyle sıkı sıkı entarisinin eteklerine yapıştı. Fakat hepsi bu kadar…tek bir çıt dahi çıkarmadı.

“Dokuz Pazar, üç tatil günü, yani on iki rubleyi çık! Dört gün Kolya hastaydı, dolayısıyla ders falan vermedin, zaten o sıralarda Vanya ile uğraşıyordun. Üç gün de bir diş ağrısı yüzünden çalışmamıştın ve karım sana öğleden sonraları dinlenmen için izin vermişti. On iki, yedi daha… eder on dokuz. Altmıştan çıkar, geriye ne kalır?.. hımm… Kırk bir ruble. Tamam mı?”

Julia Vassilyevna’nın sol gözü kızarmış, yaşla dolmağa başlamıştı bile. Çenesi hafifçe titriyordu… Sinirli sinirli öksürdü, hızla burnunu sildi. Ancak hepsi bu kadar…tek bir çıt yok.

“Yılbaşına yakın bir gün, bir çay bardağı ve bir de tabak kırmıştın. Bunlar için de iki ruble çıkar. Çay bardağı dededen kalma antika olduğu için aslında iki rubleden çok daha fazla ederdi, ama neyse…boş ver. İşin sonunda ben ne zaman zararlı çıkmadım ki! İhmalin yüzünden Kolya bir gün ağaca tırmanmış ve ceketini yırtmıştı. Onun için de on ruble say. Yine senin dikkatsizliğinin yüzünden hizmetçi kız Vanya’nın ayakkabılarını çalmıştı! Evde tüm olup bitenleri dikkatle izlemen gerekir. Sana bunun için para veriyoruz. Dolayısıyla beş ruble daha çık. Ocak ayının sonunda sana on ruble vermiştim…”

“Hayır, böyle bir şey yapmadınız!” diye Julia Vassilyevna zorlukla yutkunarak cevap verdi.

“Not etmiştim. Yanlış olmama imkân yok!”

“Şey… Peki, öyleyse.”

Kırk birden yirmi yediyi çıkar… kalır sana on dört.”

Kızcağızın şimdi iki gözü birden yaşla dolmuştu. Küçücük şirin burnunun altında da ter damlacıkları belirmeye başlamıştı. Zavallı kız!”

“Şimdiye kadar bana bir kere para verildi” diye titreyen sesiyle konuştu. “Ve o da sizin karınız tarafından. Hepsi üç ruble, fazla değil.”

“Sahi mi? Görüyor musun, ben onu not etmemişim! On dörtten üç daha çıkar…kalır on bir. Al azizim, işte paran: Üç, beş, dokuz, on, on bir. Tamam mı?”

On bir rublesini de avucuna koydum. Uzandı, aldı ve titreyen parmaklarıyla cebine sokuşturdu.

“Mersi” diye boğuk bir sesle fısıldadı.

Birden yerimden fırladım ve başladım odanın içinde bir aşağı bir yukarı gidip gelmeye. Sinirlerim son derece bozulmuş, kan tepeme fırlamıştı. Kızgın kızgın;

“Ne için bu… ‘Mersi’” diye sordum.

“Verdiğiniz para için.”

“Hakkını yediğimi sen de bal gibi biliyorsun Aman Tanrım! Ne biçim insansın sen, görmüyor musun ki, seni göz göre soydum! Daha ötesi ver mı bunun, paranı çaldım! Ve sen hâlâ ‘Mersi’ diyorsun!”

“Bundan önce çalıştığım yerlerde hiç vermemişlerdi.”

“Hiç mi vermemişlerdi? Şaşırmaya da gerek yok ya! Bana gelince, sana ufak bir şaka yaptım. Sırf ders olsun, öğrenesin diye bu insafsızca yolu seçtim… Merak etme, seksen rublenin tamamını da sana vereceğim! Al işte, hepsi şu zarfın içinde seni bekliyor… Ancak bir insanın bu kadar pısırık olabileceğine de hâlâ inanamıyorum! Neden haksızlığa baş kaldırmıyorsun? Dünyada bu denli yüreksiz, tabansız olmak mümkün mü... Bu kadar ödlek olmak?”

Acı bir gülümseme dudaklarının kenarında kıvrıldı. Yüzündeki ifade, “Mümkün”, diyordu.

Kendisine zalim bir yoldan ufak bir ders verdiğim için özür diledim. O hâlâ şaşkın şaşkın bakınırken eline seksen rubleyi sıkıştırdım. O yine her zamanki ‘Mersi” siyle mırıldanır gibi üst üstü defalarca teşekkür etti ve odadan çıktı. Arkasından bakarken kendi kendime düşünüyordum:

“Şu dünyada zayıfları ezmek ne kadar kolay!”

Değerli Dostlar,

Yukarıdaki öyküyü dünyaca ünlü Rus yazar Anton Çehov yazdı.

Ben, bundan tam 50 yıl önce, Anton Çehov’un hikâyelerini Türkçeye çevirdim. Kitabı, İstanbul’da Hareket Yayınları yayımladı.

Anton Çehov’un “ÖDLEK” adlı öyküsünü, günümüz Türkiye’sinde, Vatanın Varlıkları satılırkennnn gıkı çıkmayanlara armağan ediyorum.🤔




"Ç'ALINTIDIR"

5 Aralık 2023 Salı

Yeniden Bir Kot Çanta Çalıştım

 


Sevdigime hasar verdim, düzeltmeye ugrastım. Basaramadım. Sonuc = Canta




28 Kasım 2023 Salı

Örgü Bluz Örme Çabalarım

(Benim Örnek)


Yaradan ömür verirde, önümüzdeki yazı görebilirsem diye şimdiden hazırlanmaya başladım. Şakası bir yana bu ara örgü örme hevesim geri geldi. Motif örmeyi beceremem ben, daha doğrusu çoklu motifli bir şeyler yaparsam motifler en büyükten en küçüğe sıraya girerler. Sanırım sıkıldıkça daha sıkı örüyorum, motifler küçülüyor. O yüzden tığ ile motifli işler yapmıyordum. Bu ara böyle dantelli bir seyler öresim var. Pinterest arastırmalarım ise bana daha çok heves verdi. Bu bitince sıradaki bile belli.

(Örnek Motif)