. emekliyim.com - Geri Dönüsümün Merkezi: HAKKIMDA...
HAKKIMDA... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HAKKIMDA... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ocak 2017 Perşembe

SEVIYORUM SENI GUGIL AMCA


Google asistanı cok kullanıyorum aslında neredeyse google in herbisisini iyi kullananlardanım ama asistanı özellikle severek kullanıyorum

Asistanım sayesinde son bir yıl yaptıgım calısmaların bazılarından bir derleme yaptım buraya koydum dursun surda dimiii :D










31 Aralık 2016 Cumartesi

2016 & 2017


2017 Türkiye'me huzur mutluluk barıs sevgi dostluk kısaca güzel olan ne varsa onu getirsin, tüm kötülükleri huzursuzlukları mutsuzlukları alıp götürsün giderken 2016

Nice yıllara

Sevgilerimle...




19 Ağustos 2016 Cuma

MAKASIN DANSI



Merhabalar blogevi dostlarım

Gectigimiz haftalarda Abana maceramı anlatmıstım sizlere malum denizde olusan Hortum dehseti!!!

Onun bir gece öncesi şirin Abana sokaklarında dolasırken; Abana kadar şirin olan bu Magazayı gördüm. Beni ceken dogrusu Magazanın ismi oldu aman allahım dedim ne güzel bir isim bulmuslar bayıldım tabii bir kosu Magazaya daldım tam benlik geri dönüsüm calısmaları :) Tabii ben mest oldum dogrusu

Ama daha hosuma gideni anlatacagım sizlere...

Sahibi olan Hanımefendi ile hemen sohbete daldık; dedim bende geri dönüsüme bayılırım kendimce birseyler yapar yaptıkcada blogumda paylasırım, bunun üzerine aldıgım cevap "ayy benimde blogum vardı ama burayı acalı ilgilenemez oldum sizin blogunuzun adı nedir"? diye sordu dedim 

Emekliyim.Com
 Aldıgım cevap beni nasıl mutlu etti anlatamam sizlere

"Ayy inanmıyorum sizmisiniz Emekliyim.Com, ben sizin takipcinizin ahh üstelik biz hemseriymişiz nasıl güzel bir tesadüf bu " 

Sonra o gece resimlendirmeyi unuttum tabii sohbet güzel olunca saolsun Nihanım resimlendirdi bende sizlerle paylasıyorum

Yolunuz birgün Karadenizin bu şirin ilcesine düserse kesin bir ugrayın derim

Sevgilerimle...




4 Ağustos 2016 Perşembe

TEMMUZ 2016 OBJEKTİFİMDEN ABANA



Dogma büyüme Kastamonu'luyum ve sanırım ömrümün yarısından cogu gitti  eee 50 üzeriyim artık
26 yasında bir kuzum var
Bu yasıma dek hayatım cok sükür güzeldi hastalıga derde kedere ragmen binlerce kez sükürler olsun
Blogumda hep kendi elislerime ve begendigim paylasımlara yer ayırdım ama arasıra bu dünyadan göcüp gittikten sonra evladıma ve insallah nasip olurda görebilirsem torunlarıma burada yazdıgım bir iki postta anı kalacak diye birseyler yazıyorum icimden gecenleri ve yasadıklarımı
27 yıldırda evliyim, esimle ben zıt kutuplarız ama harika bir evliligimiz var evlendik evleneli tatil yaparız inanın cebimizde ayırdıgımız odun kömür paramız varken (memleketde kıs cokk uzun 9 ay ve dondurucu ve o eskiden soba kullanırdık dogalgaz yokken) dönüse allah kerim deyip yine gittik tatile herneyse 4 yıl kadar önce evsahibi olduk ve tabii tatil filan unutuldu eldeki avuctaki eve gitti malum sıkıntılar iste :D
Abana Kastamonu'nun sahildeki ilcelerinden birisi
Birkac günlügüne gectik Abanaya
Deniz kum günes dedik iste encok özledigim
Karadenizde iyot kokusunu Küre daglarından almaya baslarsınız o  kadar keskin yani
Gittigimizin ertesi günü sansıma denizde 3 kez hortum oldu
Hep filmlerde dizilerde veya haberlerde gördügüm bu afet hemen dibimdeydi
Dogrusu acık denizde oldugundan ilk ikisi cok korkutmadı ama sonuncusu cok etkiledi beni
O yüzden bol bol resimlendirdim
Dedigim gibi alısık degiliz bizler hemen hic böyle bir doga olayı yasamadık belki postumu okuyacaklara abartılı gelecektir ama sahsen etkilendim
Eklemedende gecemeyecegimkiii ailem ve yakın arkadaslarım iyi bilirler maalesef ben tepemde kara bir bulut ile dolasırım yagmur berekettir ama ben cürüyecegim artık nereye gidersem gideyim oraya yagmur kar dolu tasırım hatta bir kez beni kovdular defol git buralara bu mevsimde kar yagmazdı sen getirdin diye
Ve iste bu vesile ile tüm Abana halkından ve tatilcilerden özür diliyorumkii o hafta ben ordaydımm 
:((
Allah herbirimizi beterlerinden korusun esirgesin
Sevgilerimle...








26 Mayıs 2016 Perşembe

HIDDEN GRUP



Merhabalar

Uzun süredir biraraya gelemedik zira ben memleketimden uzaklarda, İstanbul'da kardeslerimin yanındayım. Yaklasık üc haftadır kardeslerim ve cocuklar arasında İstanbul hasreti giderdim inanın ilac gibi geldi dogrusu

Ben hobilerim harici pc ye yüklenip sonrasında keyifle oynanan oyun türlerinden Hidden hastasıyım. Yaklasık bir on yıldırda net üzerinden oyunlarım sayesinde müthis dostluklar kurdum. Bircogumuz farklı sehirlerde yasasakda cagımız geregi gerek pc gerek ceplerimiz sayesinde bizler sürekli biraradayız. Net üzerinden arkadasmı olunur, Allah korusun güven olmaz, düsüncelerimizi cürütüp dostluk pekistirdik. Arada birde toparlanıp hasret gideriyor ve birlikte olmanın keyfini sürüyoruz

Hollanda'dan Gaziantep'e İzmir'den Kastamonu'ya Yunanistan'dan İstanbul'a

Tüm Hidden severlere Selam Olsun :D

Can dostlarım iyiki varsınız SEVİYORUM Sizleri...

 

21 Mart 2016 Pazartesi

Yurdum İnsanı Hep Komedi 😀🍰🍸🕯



Kuzumun dogum günü icin özendik, rica ettik aldıgımız pastanedeki arkadasa pastamızın üzerine  "I love you"  yazarmısın diye ama esprili olsun dedik. O yüzden yazıyı hazırlayacak  arkadasa istegimizi anlatırken dedikkiii "okundugu gibi yaz".  Yazmıs sagolsun birseyler sonuc bu. 

Böyle okuyormus pastacımız ne diyelim :)






19 Şubat 2016 Cuma

BUGÜNLERDE RUH HALİM




Cuma Vakti su anda

Ruh halim berbat aslında cok mutlu olmam lazım saglıgım yerinde, evimde; mutlu huzurlu bir yuvam var esimin ve kuzumun saglıgı yerinde hatta minik kuzum büyüdüde okul askerlik derken birkac güne ishayatına bile atılacak günlerdeyiz
Ama mutsuzum
Hergün sehit haberleri hergün yitip giden gözbebekleri
Ettigim bedduaların haddi hesabı yok ise yaramasada ne sabır kaldı ne mutluluk ne heyecan
Hergün heyezan
Yeter artık yeterrr
Aglamasın aileler esler bebeler anneler yeter

3 Mayıs 2015 Pazar

SEVGİLERİMLE...















Merhabalar :)

Yagıslı kapkaranlık bir Mayıs sabahından Sevgilerimle

Gectigimiz haftalar atölyemden uzak kaldımsada elimdeki örgü tunik bitti bu hafta onun son rötuslarından sonra sizlerle bulusturacagım

Ve allahım nasip ederse önümüzdeki yeni haftada yeni projelere el atacagım

Son iki hafta oldukca verimsizdi benim icin, bahardanmıdır bilemedim canım hicbirsey yapmak istemedi, basit bir fular ördüm sadece :D

Simdi artık tembelligi bir kenara atma zamanı...




18 Mart 2015 Çarşamba

SENİ SEVİYORUM KUZUM...







BEN ANNE OLMASAYDIM EĞER;

Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.
Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.

ANNE OLMASAYDIM EĞER;
O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.
Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.
Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.

ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.
Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.

ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.
Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.
Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.

ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.
Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Jumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.
Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.

ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.
Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.
38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.

ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.

SEN OLMASAYDIN EĞER; yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.

SEN OLMASAYDIN EĞER; ben asla "anne" olmayacaktım. Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!

30 Ocak 2015 Cuma

PAYLAŞMAM GEREKİYORDU...

Bu karelerin bircogu beni anlatıyor, elli yasında olup kendi iç sesi ile mücadele eden benden başka varmı bilmem; içsesime verdiğim yanıtlar bana kalsın ama onun bana ençok söylediği; "50 yaşındasın yahu dur biraz sakin ol, şu çılgınlıkları bırak artık, hoplayıp zıplama bir yerlerini kıracaksın, duur sakin ol bagırma komşular duyacak, birşey oldu sanacaklar, sus sakın banyoda şarkı veya marş söyleme, duvarlar kağıt gibi herkes seni duyar, yaa yollarda yürürken sekerek gitme 10 yasında degilsin v.s v.s v.s . Dediğim gibi yanıtlarımı söylemeyim ama valla hala kendimle mücadele ediyorum...
İşte bu sabah gördüğüm bu kareler baktım beni anlatmakta, blogevimde bulunsun istedim
Şunuda paylaşmadan geçemiyeceğim
Uzun süre çalışmalarımı paylaşmak amacıyla blogevime postlar ekledim ama son yıllarda  biliyorumki elli yasıma ulaştığımdan ötürü ölüm bana yaklaştı ve bir anı olarak kalacak paylaşımlarım işte bu yüzden miras gibi görüyorum  Oğluma, torunlarıma ve sevenlerime,paylaşımlarımı. Benden sonra birgün sevenlerim buralara gelip, ayyy çılgın ne çılgınlıklar yapmış diyecekler, yüzlerinde minik bir tebessüm ile gezinecekler emeklinin eklediklerinde :)



ASLA BÜYÜMEYECEĞİM













7 Ocak 2015 Çarşamba

ŞAFAK SAYIYORUM...


2015 Tekrar hepimize hayırlı olsun...
Soguk ve bembeyaz memleketimden tüm dostlara sevgiler
Şafak sayıyorum bu günlerde asker olan oglumla birlikte
Minicik bir bebekken bile, nereye gidersen gelirim seninle inan bana askerlik yapacagın yerde senin kıslanın hemen dibine cadır kurarım kalacak yerim olmassa derdim...
Tek cocuk oluncamı böyle bilmem ama okudugu dört yıllık üniversite yıllarından bile uzun geldi bu bir yıl bana

Bu soguk karla kaplı vatanımızda, vatan askerlerimize, askerlerim allahıma emanet olsun
Allahım tüm evlatları anababalarına bagıslasın

Gelelim calısmalarımıza

Bugünlerde ilgi alanım

Cam sise kesmek

:)

Henüz arastırmalar yapıyorum bu konuda

Sizlerle paylasacagım calısmalarımda var ama henüz resimlendiremedim

Bugün bu postum sizlerle sohbet etme istegimden kaynaklandı

Bir sekilde icimi dökmek, anlatmak

SEVGİLERİMLE...


9 Ekim 2014 Perşembe

BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM...

09.10.1964

BUGÜN DOGDUGUM GÜN

TAM OLARAK 50 YASINA BASTIGIM GÜN

İYİKİ VARIM, ANAM İYİKİ GETİRMİS BENİ DÜNYAYA

GERİYE DÖNÜP BAKTIGIMDA SİMDİYE DEK HERSEY COK GÜZELDİ 50 YILIMDA

ALLAHIM BUNDAN SONRASINA NE KADAR BAHŞETMİSSE DİLERİM GEÇMİŞTEKİ GÜZEL GÜNLERİMİ ARATMAZ HERGÜNÜM DAHA GÜZEL MUTLU VE SAGLIKLI OLUR

BENİMLE HER ORTAMIMDA BİRLİKTE OLANLAR

GEREK AİLEM, GEREK ARKADASLAR VE DOSTLAR

GEREKSE SANAL DÜNYAM

BLOG DOSTLARIM

HERBİRİNİZE SONSUZ TESEKKÜRLER

İYİKİ VARSINIZ...



11 Mayıs 2014 Pazar

ANNELER GÜNÜ...



Hikayeye Anne Jarvis’in annesi Ann Maria Reeves Jarvis’ten başlamak lazım. 1832 ile 1905 yılları arasında yaşamış olan Ann Maria Jarvis, Virginia eyaletinde hem öğretmenlik yapan hem de işçilerin sağlığı ve iş güvenliği iyileşsin diye çalışmalar yapan bir sosyal aktivist. Amerikan iç savaşı sırasında anneleri her iki tarafın da yaralılarına bakmaları ve ihtiyaçlarını gidermeleri konusunda teşvik ve organize ediyor. Savaş bittikten sonra annelerin daha aktif ve daha sosyal olmaları konusunda bir kampanyayı yürütüyor ve günümüzün Anneler Günü anlayışının tam tersine “Anne Çalışma Günü” ilan edilsin istiyor. Çünkü dünyayı kurtaracak olan tek şeyin anneliğin şefkati olduğuna inanıyor. 

Ann Maria Jarvis 1905’de ölüyor. Kızı Anne Jarvis annesinin misyonunu devam ettiriyor. Annesinin ölümünün yıldönümü olan 10 Mayıs 1907’den itibaren 7 yıl boyunca “Anneler Günü”nün resmi olarak ilan edilmesi için uğraşıyor. Siyasetçilere, valilere ve din adamlarına yüzlerce mektup yazıyor. Anneler günü derneğini kuruyor. “Anneler Günü” ve “Mayısın ikinci pazarı” cümlelerini kendi üzerine tescil ettiriyor. Zincir mağazalar sahibi bir sponsor da buluyor. Kampanyası nihayet 1914’de amacına ulaşıyor ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson anneler gününü resmen ilan ediyor. Sembolü de beyaz karanfil oluyor.

Ama asıl hikaye bundan sonra başlıyor. 1920’lere gelindiğinde Anne Jarvis, “Anneler Günü”nün önerdiği biçimdeki manasından kopup ticarileşmesine ve bir hediye alma yarışına dönüşmesine öfkelenmeye başlıyor. Zira onun istediği herkesin annesine o gün bir mektup yazıp onu ne kadar sevdiğini içtenlikle anlatmasıydı. Kız kardeşiyle beraber kendi yarattığı anneler gününe karşı bir kampanya açıyor. Anneler gününün bu haliyle iptal edilmesi için gösteriler düzenliyor, ülkenin her tarafına çağrılar yolluyor. Bu günü alışveriş için fırsat olarak kullanan mağazalara davalar açmaya kalkıyor. Kendi sponsorunun mağazasında (menüde “Anneler Günü Salatası” var diye) olaylar çıkartıyor. Ve hatta başkanın eşi Eleanor Roosvelt’e bile bebek ve anne ölümlerini azaltmaya yönelik açtığı bağış kampanyasında “Anneler Gününü” kullandı diye saldırıyor. Protesto gösterilerini o kadar abartıyor ki birkaç defa “huzuru bozmaktan” tutuklanıyor. Bütün servetini harcayarak verdiği mücadele hiçbir yere varmıyor. Anneler günü tam da onun istemediği şekliyle tüm dünyaya bir alışveriş vesilesi olarak yayılıyor. 

Anneler Günü’nün yaratıcısı Anne Jarvis, hiç evlenmiyor ve çocuk sahibi olmuyor. Protestoları ve hırçınlığı nedeniyle saygınlığını yitiriyor. 84 yaşında, uzun bir hastalık döneminden sonra kör ve sağır bir halde yoksulluk ve yalnızlık içinde bir akıl hastanesinde ölüyor. 

Ne acayip hikaye değil mi!

5 Mart 2013 Salı

BUYRUN BENİM :))



 Merhabalar blog misafirlerim; belki blog evime kadar gelip bana şeref vermisken benide biraz tanımak isterseniz diye kendimi anlatmak istiyorum sizlere, zira misafir gittigim bazı blog arkadaslarımın evsahibi ile ilgili bazen merak uyanıyor bende, tanımak istiyorum gittigim blog sahibini belki bana misafir gelen dostlarda beni biraz tanımak isterler diye düsündüm o yüzden kendimden bahsedecegim sizlere; müsaadenizle...

   

   64/Ekim dogumluyum Kastamonu'luyum lisede elsanatları ve cicek egitimi aldım, calısırken üniversite okuyup halkla iliskiler mezunu olarak memuriyetimi yönlendirdim 6 sene öncesi ise emekli oldum.

   21 yıl calısıp emekli olduktan, bir yıl sonrasında ise tek evladımı üniversite okuması icin uzak diyarlara yolladıktan sonra kendime ne kadar cok vakit kaldıgını kesfettim.

   Emekli olmamın en güzeli ise geceleri diledigim kadar gec yatıp canım ne isterse onu yapabilmek, bunuda fırsat bilip ilgimi ceken tüm elislerime hobilerime tüm vaktimi ayırmaktayım ve tabii sizlerle paylasmaktayım

   Kisisel özelliklerime gelince; fanatik denilecek ölcülerde Fenerbahceliyim, biraz cılgın hatta deli, sürekli gülen ama cok duygusal bir kisilige sahibim bu beni deli ediyor dogrusu kahkahalarla gülerken hıckırarak aglamaya dönüstürmem yokmu gidisatı bu beni deli ediyor ama degisemiyorum böyleyim, ayrıca Ekim dogumlu oldugumu söylemistimya hani Terazi burcuyum dolayısıyla ve burcumun tüm özelliklerinide tasımaktayım :) acaip derecede düzeyli dengeliyim ben...

   Karar aldım şu anda kendi kendime...Bundan böyle blogevimde sıksık uzun uzun yazılar yazacagım, nedenmi? zevkli geldi bu is bana :) icimi günlüge dökermis gibi sanki yada bir psikologun koltuguna uzanıp gecmise dokunurmus gibi... Evet bundan sonra calısmalarımla birlikte yazılarımıda okuyup bana yol göstereceklerde olabilir aranızda, bu fikir cok hosuma gitti dogrusu :)

   Evet iste ben; bundan sonra sizlerle daha sık karsılıklı yazısmalıyız sevgili blogmisafirlerim, umarım beni cevapsız bırakmazsınız sizlerde yorumlarınızla rica etsem bana seslenirmisiniz ???