" Bu alay sancağı Gelibolu Savaş alanından getirilmiştir. Ama esir edilememiştir. Çünkü Türk ordusunun milli geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilmez. Bu sancak, son muhafızının da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalında asılı olarak bulunmuştur.
Düşmesin diye yere sancak, Toprağa düştü asker.. "Her biri düşerken yere.. Ellerinden tuttu onları melekler 628 melek ve 628 nefer El ele tutuşup gittiler birer birer."
57. Alay, Çanakkale Savaşı sırasında, 15 Nisan 1915’te Anzak Çıkarmasını durdurması ve verdiği büyük kayıplarla efsaneleşmiş bir alaydır.
57.Piyade Alayı, 19. Piyade Tümenine bağlı üç alaydan biridir. Tekirdağ’ın Yarkışla bölgesinde, 1 Şubat 1915 tarihinde kurulmuştur. Tarihimizin en şanlı birliği olan bu alayın başına kumandan olarak, kahraman Yarbay Hüseyin Avni Bey atanmıştır.
57. Alay, 25 Şubat 1915’te Çanakkale’de bulunan Eceabat’a getirilmiştir. Daha sonra yedek kuvvet olarak Bigali Köyü’ne geçmiş ve 24 Nisan 1915 tarihine kadar, Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni Bey tarafından sürekli olarak eğitime tabi tutulmuştur.
57. Alay ve Destan Yazılan Çarpışma
Birinci Dünya Savaşının devam ettiği, savaşın en sıcak olduğu dönemde Rusya’da ihtilal çıkmış ve ittifakları olan Fransa ile İngiltere, Rusya’ya yardım götürmek istiyordu. Ancak bu yardımı ulaştırmak pekte mümkün değildi çünkü tam ortada düşmanları olan Almanya bulunuyordu ve bu yolu kullanamazlardı. Geriye bir tek yol kalıyordu oda yardımı boğazlardan göndermek.
Fransa ve İngiltere, İstanbul’u işgal edip, boğazları geçerek yarım götürmeyi ve Osmanlı’yı savaş dışı bırakmayı hedefliyordu. Ancak İstanbul’u ele geçiremeyen düşman kuvvetleri başka bir plan yapmış ve bu plana göre Gelibolu yarımadasına çıkarma yapmayı, boğaz kıyılarındaki tüm Osmanlı ordusu temizleyerek geçeceklerini düşünüyorlardı.
Osmanlı donanması da çıkarmayı nereden yapacaklarını ve merkezde mi yoksa kıyıda mı müdahale edileceğini tartışıyordu. Çıkan sonuca göre yerin Saroz Körfezi olacağı ve merkezde durdurulması gerekiyordu.
Fakat yedek kuvvet olarak Bigalı köyünde bulunan 19. Tümen Komutanı, Yarbay Mustafa Kemal, ordudaki görüşten farklı düşünüyordu. Mustafa Kemal’e göre, düşman Arıburnu konumundan çıkarma yapacaktı ve bu çıkarmaya ordu daha kıyıdayken derhal müdahale etmeli ve geri püskürtmeliydi.
Tarihin 25 Nisanı gösterdiği gecede, Bigalı köyünde konumlandırılmış olan 19. Tümen karargahında top ve gemi sesleri duyulmaya başladı. Mustafa Kemal haklı çıkmıştı. Düşman kuvvetleri, tamda tahmin ettiği bölgeden çıkarma yapmaya başlamıştı. Mustafa Kemal derhal durumu üstlerine bildirdi ve kendisine bir tabur asker ile düşmanı karşılama emri verildi. Ancak düşman çok kalabalıktı ve kesinlikle merkeze ilerlemeden kıyıda durdurulmalıydı. Mustafa Kemal bir yanda hızla ilerleyen düşman kuvvetleri, öbür yandan da askerliğin en temel kavramı olan “emir” arasında kalakalmıştı. Milletin istikbali adına bir karar vermesi gerekiyordu ve verdi. Tüm sorumluluğu üstlenerek, emir almadan, 57. alayın tamamına harekat emri verdi.
25 Nisan sabah Mustafa Kemal Conkbayırı’na kadar ilerlemiş ve 57. Alay’ın tamamı arkasından gelmekteydi.
Bu sırada düşman kuvvetleri, kıyıda az sayıda bulunan Türk askerini ezerek kıyıya çıkmış ve bölgeye en hakim olan 261 rakımlı tepeye ulaşmıştı. Kıyı bölgesi kaybedilince, askerler kaçmaya başlamış, Conkbayırı’na doğru tırmanmışlardı. Kaçan askerleri gören Mustafa Kemal bu sırada tarihe geçen o konuşmayı yaptı. Kendi ağzından bu olayı şöyle anlatır:
“ - Niçin kaçıyorsunuz? Dedim.
- Efendim düşman…
- Nerede düşman?
- İşte… diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşman bana, benim askerlerimden de yakın. Düşman bulunduğum
yere gelse kuvvetlerim pek kötü duruma düşecek. O zaman bir mantıkla mıdır, yoksa
bir içgüdü ile mi, bilmiyorum, kaçan erlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler.
- Cephanemiz yoksa süngümüz var, dedim ve bağırarak:
- Süngü tak, dedim. Yere yatırdım. Erler yere yatınca düşman da yere yattı.
Kazandığım an, bu andır. Düşman ne yapacağına karar verinceye kadar 57. Alay da
Conkbayırı’na yetişti.”
Düşmanın yere yatmasıyla geçen zamanda arkadan gelen 57.Alay askerleri oraya yetişmişti. Mustafa Kemal 57. Alaya taaruz emrini şöyle verdi. “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimizi başka birlik ve komutanlar alacak.”
Daha sonra bölgeye gelen diğer yüzbaşına, büyük bir risk alarak 19. Tümen’in tamamını istediğini söyledi. Böylece 27. Alay da düşmana karşı saldırıya başlamıştı.
25 Nisan 1915’te, Kurban bayramın ilk gününde 57. Alay kendisinden 4-5 kat büyük bir orduya karşı bir kahramanlık mücadelesi verdi ve alayın 3te 2si orada şehit oldu. Binbaşı Hüseyin Avni Bey’de çarpışma sırasında şehit düşmüştü. Gün ağarırken, düşman 261 Rakımlı Tepe’den temizlenmiş, bir milletin kaderi 3000 kahraman asker ile değişmişti.
Daha sonra 57. Alay’ın sağ kalan askerleri Filistin Cephesi’nde görevlendirilmiştir.
57.Alay Sancağı Nerede?
Günümüze kadarki sürede, 57.Alay Sancağı nerede sorusuna dair herhangi bir bilgi sonuca ulaşılamamıştır. Ancak, Türk ordu geleneğinde sancak kutsaldır ve asla yere düşürülmez, düşmana teslim edilmez, bu görüş göz önünde bulundurulduğunda, en son Filistin Cephesinde savaşan Alay’ın İngilizler tarafından esir alınırken, sancağını teslim etmeyerek imha etmiş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğu değerlendirilmektedir.
Bu kahramanların anısına o günden beri Türk Ordusu’nda 57. Alay bulunmamaktadır.
57.Alay şehitliği Çanakkale Gelibolu Yarımadası’nda Kanlısırt’ta bulunmaktadır.
İşte o kahramanlar, hala oradalar hala o tepeyi bekliyorlar!
Kaynak: Çanakkale Savaşı 57.Alay Kahramanlık Hikayesi