15 Mart günü en son şişe içi boyama ve büyük boy kadehlerime el atmıstım. Uzun süredir kadehler beklemedeydi. Kadehler bitti ama hosuma gitmedi. Biraz daha üzerlerinde çalışmam gerekiyor. Bir önceki post ile vitray çalışmaları derlemistim. Keske kadehleri boyamadan önce aklıma gelseydi vitray çalışmak. Bekleme aralarında ise birkaç şişe ve vazo içi beyaz tutkal ile boyama yapmaya başlamıştım. Vazo bitti ama gitar şişe hala yarım. Her neyse neden yarıda kaldılar konusuna gelince...
O akşam üzeri kuzum rahatsızlığının arttığını, hastaneye gittiğini anlattı bana. Acilen ertesi sabaha çıktım yola. Çok şükür birkaç güne toparladı. Bende geçen Ağustos ayından beri göremediğim ve artık deyim yerindeyse burnumda tüten kuzumla hasret giderdim. Lanet olası pandemi beni kuzuma hasret bıraktı. Onbeş gün kaldım kuzumla ve ramazan öncesi döndüm evime eşime. Bu vesile ile hayırlı ramazanlar diliyorum herkese.
Gelelim İstanbul'a...
Demişti birisi !!!
"İstanbul güzelse sebebi sensin FENERBAHÇE"
Bende diyorumki...
"İstanbul güzelse sebebi KUZUM ve FENERBAHÇE"
İstanbul'da olduğum ilk hafta resmen karakış hüküm sürüyordu. Sürekli kar fırtına tipi. Sonra acıdı oğlumla bana hava ve açmaya karar verdi. Kuzumda iyilestiği için her fırsatı değerlendirdik. Gerçekten çok güzelsin beee İstanbul.
Deniz; her derdime deva!!! Biliyorda vermiyor deniz gören bir ev diyorumya her fırsatta yaradan, sahilde yaşasam eve köye girmem ben, saatlerce öyle oturur dibinde seyrederim her dalgayı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
GÖRÜŞLERİNİZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR! Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum... Google hesabı olmayan arkadaşlar yorumlama biçiminden anonimi işaretleyerek isimlerini bırakıp yorum yapabilirler.