. emekliyim.com - Geri Dönüsümün Merkezi: 10/01/2019 - 11/01/2019

31 Ekim 2019 Perşembe

Bici Ası Tarifi




Ankara'nın yöresel yemegiymis Bici Aşı ve MasterChef programı ile unutulmaya yüz tutan bu yemek hatırlanmıs. Bende yaprak ile yapılabilecek tarifler ararken o kadar cok karsıma cıktıkı merak ettim nasıl yapılırmıs diye. Tarifi inceleyince baktımki tam damagıma göre bir lezzet. Annem Adana'lı sülalemizin bir kısmı Adana'da, bir zamanlar gittigimde BiciBici ile tanısmıstım ama Bici Aşı'nı ilk duydum. Burda bulunsun ve en yakın zamanda deneyelim bakalım.





Bici aşı için gerekli malzemeler:

29 Ekim 2019 Salı

Mint the Spring/Summer 2020 Colour Trend

Corap ve ayakkabının müthis uyumu 
Etkilendim 😉😁😅

Sanırım ben zevksizim yaaa bu ne böyle

You know what they say, good shoes take you good places. See more at trendesignbook.com

28 Ekim 2019 Pazartesi

Makrome Örgü Daire Dergilik









💙💛 Nedenmi Fenerbahce'liyim !!! 💛💙


18 Eylül 1985  Bordeaux - Fenerbahçe Maçı hayatımdaki beni en cok etkileyen maçtır. Belkide babam ile birlikte, radyo basında heyecan ve dualar ile bağıra çağıra dinlediğim içindir.  
Radyodan mac dinleme keyfide bambaskaydı birseydi yaa... Bir keresinde, hangi yıldı hatırlayamadım ama sırf totem yapmak icin bir sene boyunca, hemen hemen tüm macları radyodan dinlemisligim vardır.  
Nesrin uyumuştu, Nalan küçücüktü. Benden bir yas küçük olan Nesrin'i, maç gidip geldikce, totem icinmi, yanımda olsun diyemi, yoksa hatırası kalsın diyemi bilmem ama zavallımı uykusundan sarsa sarsa uyandırıp, ayaklarından sürüyerek yanımıza getirmiştim zorla. O hatırlar mı bilmem ama odaya benim zorlamamla gelip babamla birlikte resmen mutluluktan ağlaya ağlaya, maç sonunda ise evimizin icinde cılgınlar gibi zıplayarak sevinç kahkahaları atmıştık. Hiç unutmam Murat Ünlü' nün maçı anlatmasını, Bordeaux iki kez beraberliği yakalamış ama Fenerbahçem 3 kez öne gecmişti. Kolay mı bir yıl öncesi Avrupa şampiyonu olan takımı yenmiştik. Ne yazık sonrasında Hüseyin'e erken veda ettik. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. 

Babamı ise 1989 Nisan'ında kaybettik maalesef. 😢
Evet biz Babadan Fenerbahceli bir aileyiz. 4 kız kardeşiz (dee biz 3 sayarız kendimizi, zira ablam acelesinden 17nde evlendi) O güzelim gençlik yıllarımızda hayatımız sadece Fenerbahce'mize endeksliydi.

"HEY"İsimli bir dergi vardı o yıllarda. O dergiye Nalan, Nesrin ve ben bir yazı yazdık."Türkiye'de ki tüm Fenerbahceliler!!! Ne dersiniz, bir catı altında toplanalımmı?" diye. İzleyen haftalarda, aylarda, mektup olup yagdı Fenerbahceliler biz üc kardese. 😃 Ne dostluklar ne arkadaslıklar kurduk o yıllarda. Postacımız, cuval bulmalıyım bunları tasımaya diye takılırdı bize. Azmı agladık !!! Nalan banyoda, ben tuvalette,  Fenerbahce'mizin  yenilgilerinde. 1989 Yılı hayatımın en garip yılı. Nasıl adlandırmalı bilemedim ama en büyük mutluluklarıda en büyük üzüntüyüde o yıl yasadım.

Ablam evliydi o yıllarda. Bizlerde evlendik evlat sahibi olduk, olduk ama aslaa evlatlarımıza baskı uygulamadık aslaa. Fenerbahce tutulacak demedik. Sadece her mac öncesi tribüne cevirdigimiz evimizde 1989 yılında Mehmet Ali Erbil ve Atesböcegi Ercan'ın hazırladıgı efsanevi totem kasetimizle mac öncesi hazırlıkları yapardık. Sonucunda ablamın kızı ve ogluda Fenerbahceli; ve fekat lakin ama... icimizdeki tek basarısız ablamın kızı Nihan 😡 maalesef o bir utanc kaynagı, üc evladının biri bile bizimle degill 😢


Babamdan bana miras olan sevdam simdi, evladıma emanet. Ve cok iyi biliyorumkii emanetim emin ellerde...💛💙




27 Ekim 2019 Pazar

10.Yıl Marş'ımızın Az Bilinen Hikayesi


Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden istiklal kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.



18 Ekim 2019 Cuma

Ahsap Askılar Askılık Görevi Harici Ne Kadar Cok İse Yarıyormus










Sehpa ve Dergilik calısmalarına bayıldım. Neden olmasın bende bir deneme yapabilirim. Gercekten zevkli hos calısmalar olmus. Dedigim gibi askı askılık harici öyle cok alanda kullanılmıs kii ben begendiklerimi toparladım. İnanın abartmıyorum belki yüz farklı alanda askılık kullanılmıs





Giymekten Vazgectiginiz Kazak İle Tabure Yenileyebillirsiniz











9 Ekim 2019 Çarşamba

KUZUM'A İTHAFEN... "Evlat karşılıksız sevilen tek canlı."




Facebook'da cok takılmam, ilk yıllar vardı o heves yıllarrr önce bitti, sıkıyor beni o sosyal medya. Sadece buradaki calısmalarımı atıyorum, bazende arada bir birkac dakika takılıyorum. Fakat bugün dogumgünüm ve Face'e cok takılan esim bir bak seni kutlayanlara uyarısı yaptıda sonrasında gezindim birazcık ve bu iletiyi okudum. Vee artık bir kızım olmasınıda diledim...Benim kuzu 30 olacak yakında, yıllardır bir oglum var o evlenince birde kızım olacak diye heveslendimde...Aminnn 😄

*******  ****** *****

Tüm erkek annelerine gelsin...

Her kadının bir oğlu olmalı. 
Önce koynunda göğsünde büyütmeli sonra boyunu aşmalı. 
Mutfakta bir şeyler hazırlarken gelip kafasından, tam tepesinden öpmeli annesini. 
Daha dün altını sen temizlemiyormuşsun gibi “çok fıstıksınız bugün hanımefendi” demeli.
Her kadının bir oğlu olmalı. 
Bulaşık makinesini açıp yarı dolu, sıyrılmamış tabağı bardak bölmesinde bulmalı her kadın. 
Terlikleri mutfakta yere yapışmalı, “oğlum şu reçelle kavga mı ediyosun napıyosun?” diye seslenmeli içeri, kocaman bir adam gelmeli karşısına, ağzı burnu reçel içinde kadına bakıp “ne reçeli?” demeli.
Her kadının bir oğlu olmalı, kirlisini, terlisini temizlerden ayırmayı bir türlü öğrenememeli, söylenmeye başlayınca da kucağına aldığı gibi havaya kaldırıp “dünyanın en huysuz ama en güzel annesi” diye annesini sevmeli.

Her kadının bir oğlu olmalı. Yolda yürürken kolunu omzuna atmalı, ilerde yolda kalabalık bir grup gördüğünde annesini diğer tarafına korumaya almalı, sanki düne kadar annesinin kucağında gezen o değilmiş gibi.

Her kadının bir oğlu olmalı. 45 numara ayakkabıları evin ortasında çıkarıp gelip yanına, sanki daha 4 yaşında gibi başını göğsüne koymalı, “yoruldum annem, açım” demeli. O koca herif bir kalemde 4 yaşına dönmeli.

Her kadının bir oğlu olmalı. Düne kadar donunu sen giydirirken bugün “yakamız açık mı biraz hanımefendi?” diye trip atmalı.

Her kadının bir oğlu olmalı. “Ya ilerde karın beni sevmezse” falan diye yol yapmalı kadın. Oğlu da “seni sevmeyen kadını ben ne yapayım” demeli. O işlerin öyle olmadığını bilsen de ses etmemeli. Acı bir tebessüm oturmalı yüze. Canım oğlum, SEN beni sev yeter demeli.

Her kadının bir oğlu olmalı. Arkadaşlarıyla çıkacakken “oğlum paran var mı?” demelisin o cebine bakmadan “var” demeli. Gidip cüzdanına para koyup sonra koymamış gibi babaya “çocuğa harçlık versene” demeli.

Her kadının bir oğlu olmalı. Tam kızmışken, bağırırken gelip bir makas almalı yanağından “kızma annelerin en güzeli” demeli, neye kızdığını unutturmalı.

Her kadının bir oğlu olmalı. Yaşlılığında ziyaretine gelmeli. Ve sanılanın aksine gelinle falan değil, tek başına… 
Hiç öyle sandığınız gibi ” ay ailecek görüşelim” derdinde değildir erkek anneleri. Oğlum gelsin ve sanki hiç bir şey değişmemiş gibi koklaya kollaya öpeyim, beraber bir şeyler yiyelim bizbize diye düşünürler. Oğullarının annesi olmak isterler eskisi gibi.

Her kadının bir oğlu olmalı. Her kadın hayatının bir döneminde erkek berberinde beklemeli, çok enteresan tecrübe gerçekten.

Her kadının bir oğlu olmalı. Özel gecelerde, yemeklerde, düğünlerde falan zorla dansa kaldırmalı oğlunu. Kazık gibi eğilip bükülmeden durmalı oğlu, kadın dans etmeyi göstermeli.

Her kadının bir oğlu olmalı. Dün ağzının kenarından meyve püresi silerken bugün hesap istemesini, bahşiş bırakmasını izlemeli.

Her kadının bir oğlu olmalı. Evladı “ilerde bana bakacak” ya da “altımdan alacak” diye düşünmeden de sevebileceğini öğrenmesinin tek yolu bu sanırım. 
"Evlat karşılıksız sevilen tek canlı."

Erkek anneleri oğullarını bir şey bekleyerek değil, gideceğini bilerek severler. Hem de öyle güzel öyle çok severler ki…

Anlayabilmeniz için bir oğlunuz olmalı…











10 Yumurta Kaç Ögretmen Eder?









Her okuduğumda gözümden yaş süzülür.
Arkadaşlarımın bir çoğu paylaşmıştı lakin benimde sayfamda olmasını istediğim gerçek bir hayat hikayesi...
Azimle gayretle Türkiye Cumhuriyetine faydalı olmak için ellerindeki imkansizliklari imkana çeviren her birey baş tacıdır.!
İyi ki varsınız..
Daha ilkokuldayım. Evde telefon çaldı. Koştum, açtım. Babamın okul arkadaşı Kerim amca. O da babam gibi öğretmen. Çocukluğumuzun öğretmenleri işte… İki söz arasında hemen birkaç soru, her fırsatta öğretmenliği yaşıyor ve yapıyor. Telefonda hemen sınav başlıyordu...
-Zafer, İstiklâl Marşımızı kim bestelemiştir?
- Zafer, Konya’nın plakası kaç?
Hepsini yanıtlıyorum.
Yine bir gün soru silsilesinin ardından, o zaman bana çok garip gelen bir soru geldi:
-Zafer, ON YUMURTA KAÇ ÖĞRETMEN EDER?
Şaşırıyorum.
- O nasıl soru Kerim Amca?
Kerim Amca telefonda uzun uzun gülüyor. “Bak,” diyor. “Okulun akıllısı Zafer. Yanıtını bilmediğin bir soru buldum işte. Şimdi telefonu babana ver. Sonra da babana sor. O sana yanıtını verir.”
Babamla Kerim Amcamın telefon görüşmesi bitince, babama soruyorum:
- Baba, Kerim Amcam sordu. On yumurta kaç öğretmen eder?
Babam da gülmeye başlıyor.
Ardından, gülerek başlayan, ama bittiğinde ikimizin de gözyaşlarıyla yıkanan aşağıdaki öyküyü anlatıyor:
Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinin yaklaşık yirmi kilometre güneyinde yan yana iki orman köyü vardır. Boşnakköy ve Armutlu.
Her iki köyde de hayat zor, insanları yoksuldur.
1950 yılının güneşli bir Temmuz sabahında, bu iki köyün en çalışkan iki öğrencisi Ali ve Kerim, birkaç yıl içinde öğretmen okullarına dönüşecek olan Köy Enstitüsü sınavına katılmak için ilçe merkezine yola çıkarlar. Tabii yürüyerek.
Ali’nin elinde küçük bir sepet ve sepetin içinde on tane yumurta var. Evde para olmadığından, annesi ilçede satıp, sınav için lâzım olacak kalem, silgi gibi ihtiyaçları alması için bu on yumurtayı, biraz kendi evinden, biraz da komşulardan toplayarak Ali’ye vermiş.
Kerim’in ailesi daha da fakir olduğundan, Kerim’de o da yok.
Yaklaşık yirmi kilometre yolu yürüyerek ilçe merkezine ulaşıp, hemen bir bakkala giriyor ve on yumurtayı satarak bir kalem ve bir silgi alıyorlar.
Kalemi de, silgiyi de ikiye bölerek paylaşıyor ve sınava giriyorlar.
İkisi de başarmıştır.
Ancak bilmedikleri bir şey var.
Sınav iki gün.
Bu iki küçük köylü çocuk, sınava girip akşama köylerine dönmeyi düşünürken, şimdi Hükümet Konağı'nın önünde, neredeyse ağlamaklı geceyi nerede geçireceklerini bilmeden, bir aşağı, bir yukarı yürümekte…
Cadde üzerindeki evlerden birinde, bu iki köylü çocuğa merakla bakan bir kadın onları eve çağırır. Durumu öğrenince onları doyurur. Akşama eşi de işten gelir ve çocukları o gece misafir ederler.
İkinci gün de sınav başarılıdır.
Birkaç ay sonra Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne kayıt ve ardından şanla şerefle geçen otuz yılı aşkın öğretmenlik yaşamı…
İşte 10 yumurtanın 2 öğretmen ettiğini bu hikayeden öğrenmiştim..
Babam, öykünün sonunu şöyle bağladı:
BAK OĞLUM, KÖYDEN ON YUMURTAYLA ÇIKAN İKİ ÇOCUĞUN ÖĞRETMEN, SUBAY, MÜHENDİS, MİLLETVEKİLİ HATTA CUMHURBAŞKANI OLABİLDİĞİ YÖNETİME CUMHURİYET DENİR.
---ALINTI---

















7 Ekim 2019 Pazartesi

Objektifimden... "winter is coming"

Kıs yaklasıyor. bundan sonra dahada kapkara bulutlar olacak tepemde, yıldırımlar, şimşekler ve gökgürültüsü, en sevdigim üclü ama arasıra afetler yasamaya basladık kiii allahım esirgesin beterlerinden...


















Krem Kavanozlarından Kaktüs Hediyelikleri

Arkadasıma hediye olarak hazırladım mini kremlikleri, umarım kısa sürede dahada büyür gelisirler . 

Aklınızda bulunsun; 

Sizden yaşça büyük birine hediye edeceğiniz kaktüs; sağlık ve uzun ömür anlamını taşımaktadır. 

Sevdiğiniz birine gönderiyorsanız; İlişkinizde dayanıklılık anlamına gelmektedir. 

Yeni tanıştığınız birine kaktüs göndermek içtenlik anlamını taşımaktadır.

















3 Ekim 2019 Perşembe

9.Kastamonu Ahsap Fuarı


Yıllardır giderim keyifle Ahsap Fuarına. Gectigimiz yıllarda özellikle gecen yıl hayal kırıklıgı yasamıstım. Katılım cok azdı cünki ne firmalar ne ürünler yerini almamıstı fuarda standlar bostu hep maalesef. Ahsap önemli bizim memlekette zira dag tas yemyesil ormanların ortasında yasıyoruz ve ahsap isinde gercekten muhtesem isler calısmalar var bizde. Bu aksam saatlerinde gezdim fuar alanını ve oldukca keyif aldım. Bu sefer katılım daha coktu. Yeni ürünler, farklı calısmalar gördüm. Tabii resimlendirdim blogum icin bollbol. Bakalım begenecekmisiniz...



2 Ekim 2019 Çarşamba

Ispanak ve Tavuklu Pide Kebabı "Ben'den..."


Bizim memlekette Ramazan harici Pide her zaman bulunmazdı hasret kalırdık. O yüzden ramazanda bir pideyi dolaba atarım. Simdi bazı fırınlarda oluyor ama benimde cok aklıma gelmiyor pide almak. Bu gün dolapta biraz yer acmam gerektiginden pideyi cıkarttım. Malum kıs aylarıda geldi ıspanak bollasacak stogumda var baktım onuda ekledim malzeme icine, baktım iki adette tavuk but var hemen onuda attım düdüklüye ama öncesinde bayaa bi bıcakladım butları yarım limon birkac dis sarımsak bir tatlı kasıgı kadar seker toz zencefil tuz biber birazda acııı biber ve sıvıyag ekleyip bir cay bardagı su ile onbes dk.pisirdim. Didikledim. Önce küpküp kestigim pideleri az yagda kizarttım ıspanagı ekledim nane dereotu olmazsa olmazım hepsini bir güzel kısık ateste kavurdum. En son servis yapacagım zaman tavuk butlarını ekledim pide ve ıspanaga sonra tabaklara sunuma. İste böylesine uydurma ama muhtesem bir lezzet cıktı ortaya. Denemelisiniz...

1 Ekim 2019 Salı

"Daldaki Huzur"



Dakikalarca baktım resimdeki birlige bütünlüge birbirlerine duydukları güvene. Bu nasıl güzel bir kare, bu nasıl güzel bir resim. Kim yakalamıssa ellerine emeklerine objektifine sabrına saglık. Dedigim gibi gercekten ilk gördügüm anda ciddi uzun uzun baktım resime, kopilerken buraya post olarak attıktan sonra da, baktım baktımm huzur doldu icim ama sonra post adı ne olsa ne olmalı sorusu takıldı aklıma "Daldaki Kuslar" ilk aklıma gelendi. O baslık sonrası "Teldeki Kuslar" filmi geldi aklıma pis pis sırıttım kendi kendime bu satırları yazarkene hala sırıtıyordum. Teldeki Kuslar filmi aklıma gelincede tekrar izlemek geldi icimden.  İzlemeyen varsa yada benim gibi tekrar tekrar keyifle izlemek isterseniz lütfen izleyin...

Resim

"Teldeki Kuslar"